Libya’da yeni yol haritası üzerinde sinsi tuzaklar
Türkiye’nin Libya’daki misyonu ve iddiası Libya’yı Türkiye’ye dahi ait kılmak değil, tamamen Libyalılara ait kılmaktı. Bu tutarlılığı Türkiye’yi Libya’daki misyonunda hem tek meşru güç hem de en güçlü varlık haline getiriyor.
Libya’da Türkiye’nin Libya halkının çağrısıyla sahneye girmesiyle birlikte daha önce kurulmuş bütün işgal ve paylaşım düzeni iptal oldu. Başsız kalmış, idaresi zayıflamış bir ülkenin kaynaklarını yağmalamak üzere üşüşmüş kurtların iştahlı görüntüsü Libya’daki durumu tasvir edebilecek en çarpıcı sahne.
Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri gibi bölgede varlıklarını ifade edebilecek yağmadan başka bir gerekçesi olamayacak ülkeler, destekledikleri Hafter eliyle bu yağmayı gerçekleştirmeye çalışıyorlardı. Hafter ise Libya halkının dışından aldığı bu güçle halkın gerçek temsilcilerini devre dışı bırakmış ve diyaloğu zaman kaybı görerek işgalini tamamlamaya çalışıyordu. Sahip olduğu fiili güç dolayısıyla bir şekilde taraf olma konumu elde etmişti. Ancak bu konumunu diğer tarafları tamamen inkar ederek tam bir şımarıklığa ve güç tekeline dönüştürmeye kalkışmıştı. Libya’nın BM tarafından tanınan tek meşru hükümetini kendine göre “terörist” ilan ederek onu imha etmeye kalkıştı. Burada “terörist” yaftasının eli kanlı, savaş suçlusu darbeci diktatörlerin elinde nasıl bir enstrümana dönüştürülerek sulandırıldığının da en çarpıcı örneğini böylece göstermiş oluyordu.