Mardin’den Brexit manzarası
İngiltere'nin AB'nden çıkışı referanduma sunması ve bu referandum esnasında bütün tartışmaların mülteci sorunu ve Türkiye etrafında dönmüş olması aslında AB fikrinin kendisinin ne kadar...
İngiltere'nin AB'nden çıkışı referanduma sunması ve bu referandum esnasında bütün tartışmaların mülteci sorunu ve Türkiye etrafında dönmüş olması aslında AB fikrinin kendisinin ne kadar ulaşılmaz bir iddia olduğunu gösterdi. Kuşkusuz bundan daha fazlasını da gösterdi. Brexit'le birlikte karizması iyice çizilmiş bir Avrupa'nın taksiratı bundan sonra çok daha fazla hatırlanacaktır. Bir kez düşmeyegör.
Doğrusu, hepsi hepsi altmış-yetmiş yıllık bir girişimin eseri olan AB'nin dayandığı veya yükselttiği değerleri sanki dünyanın şimdiye kadar bulup geliştirmiş olduğu en önemli değerler, hatta yeni bulunmuş değerler gibi ballandıra ballandıra anlatan söyleminin ne kadar ağır bir makyajdan ibaret olduğunu anlamak için bir Brexit'e ihtiyaç yoktu. Sadece tarihsel aralığın ölçeğine bir bakmak biraz tarihe mesafeli bakmak yeter de artardı bile. Bugün Avrupa'nın kendine mülk saydığı, tekeline almış olduğu bir takım değerleri benimseyip bir birlik içinde bunları yükseltmesinin tarihi hepsi hepsi altmış-yemiş yıldır.
Demokrasi, ifade hürriyeti, çokkültürlülük gibi değerler planında Avrupa'nın uzak ve yakın sicili hiçbir zaman temiz olmadı.Çokkültürlülük konusundaki iddiaları ise hiçbir zaman ciddi bir sınava tabi olmadı. AB'nin dinsel çeşitliliği barındıracak bir laik birlik olma keyfiyeti bile üye ülkelerin halklarına kabul ettirilmesi çok zor bir iddia oldu. 12 yıl önce Birlik için hazırlanan anayasanın dibacesindeki “AB bir Hıristiyan Birliğidir” ifadesine Türkiye itiraz etmişti de, “Birliğin laik olduğu” ifadesini yerleştirmişti.