Mesele cumhurbaşkanlığı değil, anlamadınız mı?
Cumhurbaşkanlığı sisteminin oylanacağı referanduma doğru hızla yol alırken, saflar iyice netleşmeye başladı. Halkoylamaları demokrasinin şölenidir elbet. Neticede iki seçenek vardır ve bir siyasal ihtilafı...
Cumhurbaşkanlığı sisteminin oylanacağı referanduma doğru hızla yol alırken, saflar iyice netleşmeye başladı. Halkoylamaları demokrasinin şölenidir elbet. Neticede iki seçenek vardır ve bir siyasal ihtilafı demokrasi sınırları içinde çözmenin en etkili, en meşru ve en güzel yolu milletin kararına başvurmaktır. Halk ihtilaf konularını bir karara bağlar ve ülkeyi rahatlatır.
Gündemimizdeki halkoylaması sürecinde ortaya çıkan saflaşma siyasi tartışmanın şiddetiyle de doğru orantılıdır. Belki olayı basit bir siyasi tartışma düzeyinden çıkarıp daha hayati bir anlam katan yanı da budur. Neticede yapılan düzenleme bir tarafıyla basit, ülkenin yönetimine bir verimlilik, hız ve kolay intibak kabiliyeti sağlayacak ve istikrarsızlık tehdidini asgari dereceye indirecek bir düzenlemeden ibaret. Böyle bir sistem değişikliğinin şu anda 2023 ve 2053 hedefleri önüne koymuş olan bir Türkiye için bir lüks olmaktan öte bir zorunluluk olduğunu biraz aklıselimi olan herkes görür.
Buna karşı çıkanların söyledikleri, aslında, “bırakınız Türkiye kendi sorunlarını yıllarca tartışıp dursun, sorunlar yumağının içinde karar mekanizmaları felç olsun, bizim yetişmemiz gereken bir dünya yok” demekten farklı değil. Bir insan bunu neden der veya bu anlama gelecek şeyleri neden söyler?