Mücahit Soysal’ın ölümü

Cevzet Soysal’ın hikayesini daha önce anlatmıştım. Hani Batman’da TPAO işçisi olarak çalışırken, 1998 yılında bir sabah işe giderken evinin önünde bir arabaya zorla bindirilmiş ve kendisinden bir...

Cevzet Soysal’ın hikayesini daha önce anlatmıştım. Hani Batman’da TPAO işçisi olarak çalışırken, 1998 yılında bir sabah işe giderken evinin önünde bir arabaya zorla bindirilmiş ve kendisinden bir daha hiç haber alınamamıştı. Sonradan ona ne olduğuna dair hiçbir sağlıklı bilgi alınamamıştı. Kim kaçırmış, nereye götürmüş, akıbeti ne olmuş, öğrenebilen olmamıştı.

O yıllarda lise öğrencisi olan oğlu Mücahit üç kız bir erkek kardeşiyle birlikte bir yandan babalarını bu şekilde kaybetmiş olmanın perişanlığıyla baş başa kalmışken bir yandan da geçim sıkıntısının üstesinden gelmeye çalıştı. Baba ölmüş olsa ve ölümü tespit edilmiş olsa 24 yıllık işçiliği var, hemen maaş bağlanırdı. Ölümü tespit edilemediği için bu işlem yapılamadı.

Bu, Mücahit için uzun ve çileli bir yolculuğun başlangıcını oluşturdu, çünkü omuzlarına bütün ailenin ekonomik sorumluluğu binmiştir.

Okulunu bırakıp ilk zamanlar bir lokantada bulaşıkçı olarak çalışmaya başladı. Hiçbir zaman okuma arzusunu tamamen terk etmemiş olsa bile buna hiçbir zaman ne vakit ne fırsat bulabildi. En son gördüğümde evlere, işyerlerine damacana su servisi yaparak geçimini sağlamaya devam ediyordu. Batman Üniversitesi Rektörü Prof. Aydın Durmuş da bir şekilde kendisini tanımış, aramızda ortak bir konuya dönüşmüştü. Mücahit bir gün kendisini telefonla aramış ve kendisinden çalışmayan asansörler yüzünden damacana suları teker teker üst katlara çıkarmak zorunda kaldığından şikâyetle asansörü tamir ettirmesini rica etmiş.

Mücahit, bu geçim telaşesinin arasında bir yandan da kayıp babasının başına neler gelmiş olduğunu öğrenmeye çalışacak, bulduğu en ufak bir ipucunun peşine düşecektir. Ne var ki, peşine düştüğü her ipucu onu başına gelecek daha büyük tehditlerle de karşı karşıya bırakacaktır.

Başvurduğu emniyet güçlerinin, kendisini, babasının örgüt içi infaza kurban gittiği yönündeki açıklamalarına inanmaya adeta zorluyor olduklarını fark eder. Oysa kendisi, babasının mensubu olduğu söylenen İlim grubundan arkadaşlarını çok iyi tanıyor. Kesinlikle böyle bir şeyin olamayacağına dair kesin kanaati var.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma Ziya Gökalp’in Türkçülüğü, Cumhuriyetin Türkçülüğü 11 Kasım 2024 | 632 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar