Ramazan’ı okumak, Ramazan’da okumak
Bütün ihtişamıyla, güzelliğiyle, bereketiyle, manasıyla, zamanlar üstündeki saltanatıyla Ramazan, 11 aylık bir aradan sonra tekrar gelip hayatımızın en mütena yerine kuruluverdi. Her yıl yaptığı gibi....
Bütün ihtişamıyla, güzelliğiyle, bereketiyle, manasıyla, zamanlar üstündeki saltanatıyla Ramazan, 11 aylık bir aradan sonra tekrar gelip hayatımızın en mütena yerine kuruluverdi. Her yıl yaptığı gibi. Her yıl kirlenen dünyamızı gelip akladığı, dağılan hayatlarımızı gelip toparladığı, yitip gitmeye yüz tutan manayı yeniden ihya ettiği gibi.
Ramazan ayının varlığı, her yıl şaşmayan gelişiyle, tarzıyla, temposuyla, varlığıyla tek başına Allah'ın biz kullarına en büyük lütf-u ihsanlarından biri. Bize kalsa çoktan çivisini çıkarıp atacağımız dünyayı tekrar gelip onarıp, yaşanacak hale getirip yine geldiği gibi, tabi bir hüzünlü vedayla ayrılıyor. Hiç kimsenin bigane kalamadığı bir gelişi var Ramazan'ın. Gelişinden hoşlananın da hoşlanmayanın da varlığını ve etkisini hayatının en derininde hissettiği bir hakimiyeti var.
Bu hakimiyeti kıskananlar oldu geçmişte, onu sulandırmaya, ona şerik koşmaya çalışanlar, onun havasını bastıracak azgınlıklar da oldu. Her birinin varlığı ve etkinliği bir sinek vızıltısı gibi kaldı, kalır. Çünkü Ramazan'ı herhangi bir beşer iradesi kurmamıştır. O Rabbülaleminin bu alem için kurduğu düzenin mihveridir.