Sözün yetmediğini ağıtlar söyler belki
Akdeniz’in kıyısına vurmuş yüzüstü yatan küçücük cüssesiyle Aylan bebek yıllardır yaşanmakta olan ve bütün insanların vurdumduymaz halleriyle ortak oldukları ayıpları...
Akdeniz’in kıyısına vurmuş yüzüstü yatan küçücük cüssesiyle Aylan bebek yıllardır yaşanmakta olan ve bütün insanların vurdumduymaz halleriyle ortak oldukları ayıpları, insanlığın düşebileceği aşağılık seviyeleri gösteriyordu. Tıpkı bütün olup bitenlere sırtını dönerek, görmeyerek ve göstermeyerek dikkat çeken Hanzala’nınki gibi.
Hanzala yüzünü bilerek isteyerek dönüyordu. Aylan bebek bir kurban olarak, tabii ki istemeden küçücük yaşında kendisinden alınan bedeniyle olup bitenleri bir ayet gibi gösteriyordu. Ne kadar insanın yüreğine merhamet ekebildi, ne kadar insanı uyuduğu derin uykularından uyandırabildi, gafletini bitirebildi Aylan bebek? Oysa bir ayet gibi parlamıştı, gözleri kamaştırırcasına bir ayet, gaflet içindekilere kayıtsız kalamayacakları bir ses, bir ışık, bir uyarı.
Dediğimiz şeye bakın siz. Allah’ın ayetleri inse gökten, mucizeler yağsa yine de gözleri açılmayacak, kalpleri yumuşamayacak insanlar çoğunlukta değil mi? O resmin karşısında en hayvani ırkçı duygularıyla garip bir sevinç duyan insanlara görmenin, o alçalışa şahit olmanın, o insanlarla bir arada...