Sudan’daki protestolar bahar getirir mi?

Sudan’da yaklaşık üç haftadır artan ekmek fiyatlarını protesto etmek üzere başlayan zamanla birçok şehre yayılarak siyasi talepleri de içeren bir yaygınlık kazanan gösteriler oluyor. Siyasi talepler...

Sudan’da yaklaşık üç haftadır artan ekmek fiyatlarını protesto etmek üzere başlayan zamanla birçok şehre yayılarak siyasi talepleri de içeren bir yaygınlık kazanan gösteriler oluyor. Siyasi talepler ülkeyi otuz yıldır yönetmekte olan Ömer el-Beşir ve hükümetinin istifasının yanı sıra hayat pahalılığı, işsizlik ve yolsuzlukla mücadeleyi, devletin yeniden yapılanmasını kapsarken, Ömer el-Beşir’in Esad’ı ziyareti az da olsa protesto konuları arasında yer alıyor.

Bu gösterilerin Arap Baharı’nı andıran bir boyutu olması dolayısıyla Arap Baharı’nı destekleyenlerden bazılarınca sempatiyle karşılanıp desteklendiği görülüyor.

Oysa hemen belirtmek gerekir ki, ne Sudan’daki yönetim Arap Baharı’nın yaşandığı yerlerdeki gibi bir yönetim, ne de el-Beşir hükümetine yönelik protestolar veya bu protestolarda kullanılan dil aynı dil. Aslına bakarsanız, Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerle Sudan’daki yönetim arasındaki tek değilse bile en bariz benzerlik Devlet Başkanı’nın ülkeyi aralıksız otuz yıldır idare ediyor olması. Mısır’da Hüsnü Mübarek 30, Tunus’ta Zeynelabidin B. Ali 25, Yemen’de Ali Abdullah Salih 32, Libya’da Muammer Kaddafi 42 yıl, Suriye’de ise Beşşar Esad babasıyla birlikte (2011 itibariyle) 44 yıldır ülkelerini tek başlarına diktatörce idare ediyorlardı.

Ancak bu beş ülkeyle karşılaştırıldığında Ömer el-Beşir’in açık ara önemli bir farkı, ülkedeki çok sayıda siyasi partinin faaliyetlerine nispeten serbestçe devam edebiliyor olması. Halen Sudan’da her görüşten 120 siyasi parti var. İktidardaki Ulusal Kongre Partisinin Genel Başkanı da olan el-Beşir iktidara geldiğinden beri düzenli olarak seçimlere giriyor ve her seferinde iktidarını ve toplumsal meşruiyetini yenilemeyi başarıyor. Üstelik Sudan’daki seçimlerde, hile tartışmaları, illa ki var olsa da, diğer ülkelerde olduğu gibi iktidardaki partinin yüzde 99’lara varan oranlarda oy almasına rastlanmıyor. Bu da seçimlerde muhalefetin hep umutlanmasını, iktidarı değiştirme konusunda bir yolun açık olduğuna olan inancını yitirmemesini, dolayısıyla sistemden kopmamasını sağlıyor.

El-Beşir iktidara geldiğinden beri gerek Darfour sorunuyla gerek Güneyin ayrılık sorunuyla meşgul olurken ülkeye ABD tarafından uygulanan ambargoya maruz kaldı. Bu meşguliyetler sadece şahsına yönelik talep ve şikayetlerle ilgili değildi, toplumdaki bir ayrışmanın sonucuydu ve bu ayrışmada el-Beşir belli bir kesime liderlik ettiği için güçlü muhalefete rağmen etrafında yeterince kenetlenen bir toplumsal kesimi buldu. Ayrılıkçıların başını çektiği muhalefet zaten dış güçleri temsil ediyordu ve onlara karşı toplumsal destek eksik olmazdı.

Güney Sudan’ın az miktarda içerdiği Hıristiyan dolayısıyla ayrılığına batılı ülkeler tarafından verilen destek bir yandan Sudan’ın kendi içinde kenetlenmesini de sağladı. O yüzden el-Beşir diğer Arap diktatörlerinin sahip olmadığı kadar bir milli mücadele zeminine dayanarak en azından içerde ciddi bir meşruiyet sorunuyla karşılaşmadı. Ona oy verenler gerçekten de büyük ölçüde ona oy verdi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma Ziya Gökalp’in Türkçülüğü, Cumhuriyetin Türkçülüğü 11 Kasım 2024 | 632 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar