Suriye’yi kurtarıcılarından kurtarmak ve ABD’nin petrolü kurtarma telaşı
Suriye’deki asıl sorun, Suriye’nin kaderine fiilen hükmedebilecek konumda olan hiç kimsenin Suriye’de insanların yaşıyor olduğunu dikkate almıyor olmasıdır. Suriye’nin geleceğine hasbelkader karar verecek konumda olan...
Suriye’deki asıl sorun, Suriye’nin kaderine fiilen hükmedebilecek konumda olan hiç kimsenin Suriye’de insanların yaşıyor olduğunu dikkate almıyor olmasıdır. Suriye’nin geleceğine hasbelkader karar verecek konumda olan aktörlerin, Türkiye dışındaki hepsi batan geminin mallarını kapışma derdinde olmaları hem sorunun çözümünü zorlaştırıyor, erteliyor, hem de ortaya insanlık adına her gün utanç verici sahneler koyuyor.
Suriye’yi terör tehdidinden kurtarmak için gelenler bir terörist başına yüzlerce sivil insanın hayatını katlediyor önce. O yüzden terörizmle mücadelenin bile Suriye halkına hiçbir faydası olmuyor. Çünkü teröristlerle başbaşa kaldığında bile Suriyeliler o kadar ölmüyor, o kadar mağdur olmuyor ama teröristlerden kurtarmaya gelenlerin zulmü ve ölümcül etkileri had safhaya varıyor. Böylece meşhur özdeyiş tekerrür ediyor: Hiç kimseden çekmedi bu halk kurtarıcılarından çektiği kadar.
Esad’ın zulmünden gerçekten de kurtarıcı bekleyen Suriye halkı asıl büyük zulmü kendisini kurtarmaya gelen terör örgütlerinden, onlardan da daha büyük zulmü kendilerini o terör öğütlerinden kurtarmaya gelen Rusya, İran ve ABD’den gördü.
Her bir kurtarıcının Suriye’de aslında neyi kurtarmanın peşinde olduğunu göstermeye çalışmıştık. Toplamda yaralı, düşmüş bir canlının üzerine üşüşmüş akbabalar görüntüsü var. Bu görüntüyü asıl somutlaştıran örneklerden birini de ABD’nin Suriye’de artık korunacak hiçbir şey kalmadığı itirafına rağmen Suriye’de kalmaya devam etmek için sığındığı gerekçe oluşturdu: Suriye’deki petrolü korumak. Kimden? DAEŞ’ten mi? Hani DAEŞ tehlikesi kalmamıştı.
Peki petrol Suriye halkı adına mı korunacak yoksa el konmak üzere, ABD adına mı korunacak? Eğer öyleyse bunun adı yağmadır. Neresinden bakarsanız zaten açlıktan, sefaletten, Suriye halkına yetmeyen azıcık petrole de el koymaya tamah etmek de neyin nesi? Yakılmış, yıkılmış, insanı perişan, aç, sefil Suriye’nin talan edilecek azıcık petrolü için mi bunca fırıldak? Bunun ABD’yi ne duruma düşürdüğü ABD halkının hiç mi umurunda değil?
Aslında ABD halkının umurunda olmadığını söylemek doğru değil. Nitekim Trump bu gerekçeyi ifade etti diye hayli eleştiri hedefi haline geldi. Washington Post’ta “Kurumsal Savaş Suçları: Doğal Kaynakların Yağmalanmasının Soruşturulması” isimli çalışmanın yazarı British Columbia Peter A. Allard Hukuk Fakültesi doçenti James G. Stewarttarafından bu sözlerinin bir savaş suçunun itirafı olduğuna dair ciddi bir uyarı aldı.