Suudi Arabistan Kralı Sayın Selman b. Abdülaziz’e açık mektup

Şu mübarek Ramazan gününde, hiçbir resmi vasıf taşımaksızın, sadece hâdimi olduğunuz iki Harem’in sahibinin fakir bir kulu olarak hitap etmek istiyorum. Malum, o Harem’in hâdimliği çok şerefli bir...

Şu mübarek Ramazan gününde, hiçbir resmi vasıf taşımaksızın, sadece hâdimi olduğunuz iki Harem’in sahibinin fakir bir kulu olarak hitap etmek istiyorum. Malum, o Harem’in hâdimliği çok şerefli bir makamdır. Malum, bu makam iki Harem’in bakım ve onarım hizmetini üstlenmekten ibaret de değil, aynı zamanda ve daha önemlisi orayı mukaddes bilen İslâm ümmetinin bütün fertlerine karşı da sorumlu kılıyor.

Haremeyn bütün Müslümanların iki mukaddes evidir ve sizler şu anda onlara hizmet makamını üstlenmekle bütün dünyada bir Müslümanın burnu kanasa kendinizi sorumlu hissetmenizi gerektiren ağır bir görev yüklüyor size. Allah’ın size bahşetmiş olduğu büyük servetler ve nimetler bu sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirebilecek imkanları fazlasıyla vermiş bulunuyor. Uhdenizde bulunan bu servetlerle dünyanın her yanında açlık ve yokluk çekmekte olan Müslümanların durumu arasındaki trajik çelişki herkesin dikkatini çekmektedir. Sahip olduğumuz servetlerde yoksulların hakkı olduğunu Hâdimi olduğunuz Haremeyn’in sahibi buyuruyor.

Bunu geçelim, varsın Müslümanlar açlık çekmeye devam etsin, Rezzak olan Allah’tır. O, bize onlara yardım elini uzatma ve böylece arınıp yücelme fırsatı veriyor. O fırsatı değerlendiren kendini kurtarmış, kendini temizlemiş olur. Yoksa olsa da olmasa da Allah Rezzak ismiyle elbette herkesin rızkını vermektedir, fırsatı bizler kaçırmaktayız sadece.

Muhterem Hâdimu’l-Haremeyn.

Sizlere bu şekilde hitap etme sebebim, aslında bugünlerde size yaklaşmakta olan büyük bir tehlikeye karşı sizi uyarmaktır. Bu tehlike dünyanızı da ahiretinizi de büyük bir felâkete doğru sürüklemektedir. Şuna lütfen adınız gibi emin olun. Söyleyeceklerimle sadece sizin hayrınızı, selâmetinizi, saadetinizi istiyorum. Size karşı zerrece bir husumet içinde konuşmuyorum. Ama bugünlerde bizzat sizin kendi elinizle yapacağınız duyurulan şeyin size büyük bir felâket getireceği hususunda sizi uyarmayı size karşı bir kardeşlik vazifesi olarak görüyorum.

Belki Kaşıkçı meselesi yüzünden Veliaht oğlunuz benden hiç hazzetmiyordur. Beni size ve ülkenize düşman gibi göstermeye çalışıyordur. Size bütün samimiyetimle söylemek istiyorum ki, vallahi hiçbir şekilde sizin kötülüğünüzü hiçbir zaman istemedik. Kaşıkçı meselesinde adalet talep etmiş olmayı asla size kötülük olarak düşünmedik. Ortada haksızca, zalimce ve vahşice katledilmiş masum bir insan var. Kim öldürmüş ve öldürtmüşse onu bulup cezasını vermek adaletin bir gereğidir. Adaletse, ikame ettiğimizde, nefsimizin veya yakınlarımızın aleyhine bile olsa bizi ihya edecek şeydir. Allah ve Resulü bizi ihya edecek şeye davet ettiğinde, onun çağrısına neden icabet etmeyelim?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Endonezya farkı ve JDF’in Cakarta Deklarasyonu 25 Kasım 2024 | 146 Okunma Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde, Filistin davası 23 Kasım 2024 | 181 Okunma Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 470 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 122 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar