“Tarih şuuru” deyip geçmeyeceksiniz
Tarih ilminin tuhaf bir özelliği var. Bugünümüzden, yaşadıklarımızdan o kadar çok etkileniyor ki, her dem yeniden yazılması, dolayısıyla değişikliğe uğraması da mukadder oluyor. Nasıl olur...
Tarih ilminin tuhaf bir özelliği var. Bugünümüzden, yaşadıklarımızdan o kadar çok etkileniyor ki, her dem yeniden yazılması, dolayısıyla değişikliğe uğraması da mukadder oluyor. Nasıl olur diyeceksiniz. Olmuş bitmiş olaylar, geçmişte kalmış hadiseler, yaşanmışlıklar nasıl değişiyor olabilir? Bugün yaşananlar, yapıp ettiklerimiz belki geleceği belirleyebilir ama geçmişi nasıl etkiler?
Tam da tarihyazımı ile ilgili canalıcı gerçek bu sorunun içinde yatıyor. Tabii ki değişen geçmişte kalmış olan yaşanmışlıklar değil onlarla ilgili bugünkü bilgilerimiz, algılarımız. Bu bilginin ve algının herhangi bir belgenin veya olayla ilgili gizli kalmış herhangi bir bilginin bir gün ortaya çıkması ile birlikte değiştiğini zannetmeyin. O tür bilgilerin de elbette birçok insanda geçmişteki olaylara bakışı değiştirici bir etkisi olabilir ama tarih bilgisini değiştiren tek etki bunlarla münhasır değildir.
Olay tamamen bakış açısıyla, ilgilerimizle, değerlerimizle, duygularımızla, sevgi ve nefretlerimizle, etkisi altında kaldığımız ideolojilerle ilgilidir elbet. Bu duygularımız, bu etkilenimlerimiz aslında sadece tarihe değil, bugünkü...