Transatlantik düzenin sınırları
Alman Şansölyesi Angela Merkel geçtiğimiz günlerde ABD’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Trump’ın Obama döneminde nihayete erdirilmek üzere olan ticaret antlaşmasını gözden geçirme kararı...
Alman Şansölyesi Angela Merkel geçtiğimiz günlerde ABD’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Trump’ın Obama döneminde nihayete erdirilmek üzere olan ticaret antlaşmasını gözden geçirme kararı almasının yanı sıra Transatlantik dünyanın savunma örgütü NATO üzerinden yürüyen tartışmalar dolayısıyla da iki liderin görüşmesi merakla bekleniyordu.
Hatırlanacağı üzere ABD Başkanı Trump seçim kampanyası esnasında NATO’nun ABD maliyesi üzerinde büyük bir yük olduğunu, ABD’nin örgüte maddi yatırımının karşılığını alamadığını, göreve gelmesi halinde NATO ile ilişkileri gözden geçireceğini açıklamıştı.
Gerçi Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra başkan olmadan önce NATO’nun önemini yeteri kadar anlayamamış olduğu gibi bir takım laflar etti ancak NATO içerisinde savunma harcamalarına özellikle AB üyesi ülkelerin de katkı sağlaması gerektiği tezinden hiç vazgeçmedi.
Trump’ın Transatlantik düzeni tehdit eden bu minvalde açıklamaları hem Avrupalı ortaklarda hem de ABD’de askerî bürokraside rahatsızlıklara sebep oldu. Zira bu örgüt II. Dünya Savaşı sonrasında inşa edilen Batı içi ilişkilerin hem bir sembolü hem de saç ayaklarından bir tanesi, belki de en önemlisiydi.
Hatırlayalım, NATO’nun ilk Genel Sekreteri Lord Hasting Ismays örgütün varoluş nedenini “ABD’yi içerde, Rusya’yı dışarda, Almanya’yı aşağıda” tutmak olarak açıklamıştı. Bu “ilke”ye bağlı olarak ABD, Soğuk Savaş dönemi boyunca Avrupa’da mevzilendi. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra da eski Doğu Bloku ülkeler NATO’ya üye yapılarak Rusya bir biçimde çevrelenmeye çalışıldı.
Kurulan düzenin en önemli unsurlarından birisi olarak Almanya’ya çok sayıda ABD askeri NATO görevi ya da ikili anlaşmalar kapsamında yerleştirildi. Bu rakam II. Dünya Savaşından günümüze kadar farklılık göstermekle birlikte mevcut durumda otuz binin üzerinde. İşin ilginç tarafı Almanya, ülkesinde bulunan ABD askeri sayısında dünya ölçeğinde Japonya’dan sonra ikinci sırada bulunuyor.