Trump’ın Ortadoğu planına ne oldu?
Trump’ın Ortadoğu ile ilgili politikası içinde birbiriyle uzlaştırılması zor görünen üç önemli adım var. Her üç adım da hem Türkiye ile hem de İsrail ile ilgili adımlar ve bu...
Trump’ın Ortadoğu ile ilgili politikası içinde birbiriyle uzlaştırılması zor görünen üç önemli adım var. Her üç adım da hem Türkiye ile hem de İsrail ile ilgili adımlar ve bu adımların birbirine dolanma şekliyle ABD’nin Ortadoğu’daki planları üzerinden bütün bir uluslararası ilişkiler yaklaşımlarını yeniden ve farklı bir gözle okuma zarureti doğduğunu söylemek mümkün.
Sondan başlarsak Trump’ın son zamanlarda Türkiye’ye fazla taviz vermekle eleştirilenSuriye politikası bilhassa İsrail’in 60 yıldır devam eden ve gelecek yüzyıla damgasını vurması beklenen planlarını berbat etmiş olduğu değerlendiriliyor.
İkincisi, Yüzyılın Anlaşması, malum Ortadoğu Arap halklarının İsrail’le ilişkilerini normalleştirme ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ettirme planının yürürlüğe konulması. Bu karar doğrultusunda atılan ilk adım ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını bildirmesiydi.
Doğrusu bu kadarını İsrail bile beklemiyordu. Şimdiye kadar hiçbir ABD başkanını cesaret edemediği adımı Trump aniden verdiği kararla atmak suretiyle bir yandan İsrail’i sevindirirken bir yandan da bütün Arap sokaklarının öfkesini celp etti. Sonraki adımların ne olacağı, tam olarak netleşmemekle birlikte, şu ana kadar ortaya çıkan tabloya göre Arap devletlerinin de bu planı kabul etmesiydi. Bahreyn’de Kushner’in girişimiyle toplanan Arap devlet başkanlarının bu plana verdikleri destekler kendi içlerinde de ciddi bölünmelere ve tartışmalara yol açtı.
Trump’un Ortadoğu ile ilgili üçüncü adımı veya ortaya çıkan duruma karşı ortaya koyduğu tutumu Kaşıkçı cinayeti konusunda Veliaht Prens için açtığı geniş himaye alanı. Bu himayeyi bizzat kendi ifadesiyle Suudi Arabistan’la sürdürmekte olduğu büyük çaplı maddi alışverişle açıklamak mümkün, ama kuşkusuz olayın bir de damadı Kushner’in koordinesinde yürütülen yüzyılın anlaşmasında veliaht Prensin vaat ettiği desteğe ödenen bir vefa borcuyla da alakası var. İsrail hatırına veliaht prense ödenen bedelin ağırlığı Amerikan kamuoyunda Yahudi lobilerinin bile eleştirisine konu olabiliyor.
Trump’ın bu üç tutumu, toplamda İsrail’i memnun etmekten çok uzak. Türkiye’yle ilgili atılan son adımın, önceki adımları da boşa çıkarmış olduğu değerlendirilirken Yüzyılın Anlaşması hususunda ise işler hiç de zannedildiği gibi iyi gitmiyor. Arap ülkeleri adına vaat edilmiş normalleştirici adımlar atılmıyor ve Arap sokakları İsrail’le ilişkileri normalleştirmeyi en büyük ihanet olarak değerlendiren tutumu pekiştiriyorlar.