Trump’ın tarz-ı siyaseti: Kasa kazanır
Bütün seçim kampanyasında ve sonrasında savaşları başlatmak için değil, bitirmek için geldiğini söyleyen ABD Başkanı Trump’ın Suriye ve Gazze konusundaki siyasetini bu doğrultuda yorumlamaya çalışırken, önceki gün Yemen’e bir saldırının talimatını verdiği duyuruldu. Bu, tabii ki savaşları bitirme misyonunu ilan etmiş birinden beklenecek bir şey olamazdı, ama bir yandan da sözün sahibinin Trump olması, ondan her şeyin beklenebileceği düşüncesini teyit eden bir davranış olarak çok da şaşırtmadı. Kendisinden
Bütün seçim kampanyasında ve sonrasında savaşları başlatmak için değil, bitirmek için geldiğini söyleyen ABD Başkanı Trump’ın Suriye ve Gazze konusundaki siyasetini bu doğrultuda yorumlamaya çalışırken, önceki gün Yemen’e bir saldırının talimatını verdiği duyuruldu. Bu, tabii ki savaşları bitirme misyonunu ilan etmiş birinden beklenecek bir şey olamazdı, ama bir yandan da sözün sahibinin Trump olması, ondan her şeyin beklenebileceği düşüncesini teyit eden bir davranış olarak çok da şaşırtmadı.
Kendisinden her şeyin beklendiği kişi, hareketleri öngörülemeyen biridir ve bu kadar öngörülemezlik ancak delilere yakıştırılabiliyor. Trump’ın tavır ve hareketlerinde bütün diplomatik kalıpları, teamülleri aşan tarzı, bir noktadan sonra bu yakıştırmanın daha fazla yapılmasını sağlıyor. Ancak bu kuşkusuz şimdiye kadar hep kazanmış, hep biriktirmiş, sonradan da tepede bu kadar uzun süre kalmayı başarabilmiş biri için fazla yüzeysel bir algı olur. Başkan olmadan önce de iş dünyasında yani gerçek bir kıran kırana rekabetin ve mücadelenin söz konusu olduğu bir âlemde kral olmayı başarabilmiş biridir Trump. Emlak âleminin kralı belki ama aynı zamanda Las Vegas’ta kumarhaneleri de olan bir işadamıdır kendisi. Hatta başta Ortadoğu liderlerinden bazıları olmak üzere meşhurlardan epeyce de müşterisi vardır.
HER ZAMAN KASA KAZANIR
Kumar âleminin en temel kuralı da kazananın hep kasa olmasıdır. En mahir oyuncuları da kendi adına oynatan ve kendi kazancının aktörleri haline getiren bir kertesi vardır kasanın. Trump’ın bu mesleğinin onun tarz-ı siyasetine yansımadığını söyleyemeyiz. Onun ilk hatta ikinci bakışlarda delice, şımarıkça veya patavatsızca gibi görünen söz ve davranışlarının ardında bir oyunun olduğunu düşündürtüyor. Kuyuya attığı bir taşı bütün dünyanın akıllılarının yorumlayarak çıkarmaya çalışmaları da oyununun bir parçası. Onun bu esnada yine kendisinin kazanacağı başka bir hesabın içinde olma ihtimali çok yüksektir.
Hiç birilerinin davranışlarına bu kadar derin keramet veya büyük akıllar atfedecek bir analiz tarzım yoktur, bilenler bilir. Ama Trump’ın bu aşırı davranışlarının ardında hiçbir amacı olmayan bir rastgeleliğin olmadığı çok açık, ama muhtemelen kafasının ardındaki plan hiç de göründüğü gibi olmayabiliyor. O yüzden biz akıllılara yine de deli sandığımız bu başkanın yaptıklarını yorumlamak düşüyor. En azından çok iyi uzmanı olduğu Kart oyunlarında oyuncular, rakiplerini alt edip oyunu kazanma umuduyla kartlarını saklamaya çalışırlar, o ise bütün kartlarını bu kadar açık oynuyor gibi görünüyorsa, sakladığı başka kartların olduğunu düşünmek gerekiyor. Kuşkusuz bu durum siyasal analiz için şimdiye kadar hiç olmadığı kadar muhayyileleri zorlamayı gerektirecektir. Trump tarz-ı siyasetinin bizi getirdiği nokta bu olacak.
TRUMP’IN TEHCİR PLANININ ARDI VE SONRASI
Mesela Dr. Sami el-Aryan’ın da tezkire.net’te işaret ettiği gibi bazı analistler Trump’ın, Binyamin Netanyahu’nun Washington ziyareti sırasında yaptığı açıklamanın, Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlusu olarak aranan İsrail Başbakanı’nın Gazze’de imha savaşını yeniden başlatmak için yeşil ışık alma çabalarını engelleme girişimi olabileceğini düşünüyor.
Gazzeliler için öne sürdüğü tehcir planı, aşırı bir fikir elbet ve bunu bütün ABD desteğiyle birlikte Siyonist rejimin 15 ay sürdürdüğü soykırım savaşına rağmen, ulaşamadığı bu hedefe Trump’ın askeri güç kullanımını dışladığı halde nasıl ulaşabileceğinin makul bir cevabı yok. Nitekim planın bütün bileşenleri açısından bunun reddedilmesi başarısızlığa mahkûm olduğunu şimdiden gösterdi ama bu Trump için boşa atılmış bir kart değildi. Karşılığında birilerine bunun imkansızlığını göstermiş mi oldu acaba?
El-Arian büyük gayrimenkul anlaşmalarının adamı Trump›ın müzakere stratejisinin bir parçası olarak görülecek bu tutumunun, ünlü kitabı The Art of the Deal’da ana hatlarıyla açıkladığı kendi stratejisiyle uyumlu görüyor. Trump kitabında, başarılı bir müzakerecinin işe en uç ve sert tutumları takınarak başlaması gerektiğini, böylece diğer tarafı önemli tavizler vermeye kışkırtması ve müzakereler başlamadan önce bile kendi tutumuna yaklaşması gerektiğini söylüyor.
Suriye’de SDG’yi Suriye hükümetiyle masaya oturmaya teşvik etmiş ve hatta zorlamış olduğu anlaşılan ABD’nin bundan dolayı İsrail’i kızdırmış olduğu görünüyor. Bu da Trump’ın baştan beri ilan ettiği “önce ABD” siyasetinde en azından tutarlı olduğunu gösteriyor.
TRUMP YEMEN’DE NE YAPACAK?
Şimdi Yemen’de başlattığı savaş neyin nesi peki? Kuşkusuz ABD’nin ancak hava saldırılarıyla belki devam edecek böyle bir saldırının Yemen’de bir netice alamayacağını bilmemesi mümkün değildir. Daha yeni Afganistan’dan hezimetle çıkmış bir ABD’nin aynı şekilde sonuçlanması mukadder bir maceraya atılması beklenemez. O yüzden bu saldırının Husileri yok etmek veya onları geriletmekten ziyade “birileri Husilerle savaştığımızı görsün” kabilinden bir gösteri olma ihtimali çok daha yüksek. Husilerin Gazze ile dayanışma adına sergiledikleri meydan okuyucu tutum, ticaret gemilerine verdiği zarar ve deniz yolu ulaşımını engellemiş olması Husilere karşı sert bir tavır beklentisi oluşturmuş durumda. Seçim kampanyasında Biden’ı yumuşak davranmakla suçlamış olan Trump’ın bu konuda bilhassa İsrail yanlısı Cumhuriyetçi seçmenin beklentilerine cevap vermesini gerektirmiştir.
Ancak bu cevap doğrudan ve uzun vadeli bir savaşa girmesi anlamına gelmiyor. Çünkü, Yemen’deki limanlara veya kıyı bölgelerine yönelik sınırlı bir işgal bile ABD için büyük riskler barındırıyor. Yine de Husilere yönelik bu sınırlı saldırılar İran’a baskı yapmak ve müzakere masasına oturtmak için bir koz olarak kullanabilir.
Yemen’in engebeli coğrafi yapısı, dağlık bölgeleri, ABD’nin etkili askeri operasyonlar yürütmesini zorlaştırır ve Afganistan tecrübesini bir kez daha yaşatır. Bu ABD’nin bütün askeri gücüne rağmen Yemen’deki zorluğuna işaret eder ancak bir yandan da Arap Koalisyonu’nun siyasi çözüm sürecine bağlılığı da Trump’ın nihai kertede bu konuda hareketlerini kısıtlar. Suudi Arabistan ve müttefikleri, Yemen krizinde çok yavaş ilerliyor da olsa bir siyasi çözüm süreci başlatmış durumdalar. ABD’nin kendi müttefiklerinin planlarını göz ardı ederek hareket etmesi, belki Trump tarz-ı siyasetiyle uyuşabilir ama neticede her şeyi müttefiklere rağmen yapmanın da bir maliyeti vardır.
Tabii her zaman kasa kazanır ama diğer oyunculara da kazandıkları hissini vermeden masada kimse tutulamaz.