Ünsiyet ile nisyan arasında insan

Gündelik hayatın hengamesine, siyasi hayatın keşmekeşine, kıyasıya birbirimizi yıpratan çatışma ortamına kendimizi kolayca kaptırıyoruz. Bu hengame, bu keşmekeş, bu çatışmalar aklımızı...

Gündelik hayatın hengamesine, siyasi hayatın keşmekeşine, kıyasıya birbirimizi yıpratan çatışma ortamına kendimizi kolayca kaptırıyoruz. Bu hengame, bu keşmekeş, bu çatışmalar aklımızı başımızdan öyle bir alıyor ki, içinde çıkış noktamızı, buraya geliş sebeplerimizi, başka insanlarla olan ilişkimizin sebebini, mahiyetini de gözden kaçırıyoruz.

Rekabet ettiğim insan, benim gibi biri. Onun varlığı benim de varlığımın bir parçası. Aynı vardan varolmuşuz, aynı yerden gelmiş, aynı yere gidiyoruz. Benim insan olmamın sebebi başka bir insanla olan ünsiyetim. Bu ünsiyet olmasa, insan olma vasfımız tamamlanmamış oluyor. Ama işin ilginç tarafı insan olmaya dair hikayenin, yani kelimenin bir boyutu da nisyan ile kaim.

Ünsiyet ettiğimiz kadar birbirimize, birbirimizle olan ilişkimizin mahiyetini de, bizi var kılan asıl var’ı da unuturuz, nisyana bırakırız. İnsan olmanın trajik tarafı unutmanın da bu varoluşa dahil olması, hatta insan olma vasfını daha da belirliyor olması.

Yaradanı unuturuz, O’na olan ahdimizi, O’nun tarafından yaratılmış olduğumuzu, sahip olduğumuzu zannettiğimiz her şeyin, bedenimizin...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sömürge kafaların Yusuf Tekin’e garezleri 20 Kasım 2024 | 468 Okunma Değerlerimiz ve biz 18 Kasım 2024 | 144 Okunma Dini, ekonomik ve siyasi değerlerimizin durumu 16 Kasım 2024 | 120 Okunma İnsanlık için basit, İİT ve Arap Ligi için dev bir adım! 13 Kasım 2024 | 324 Okunma Ziya Gökalp’in Türkçülüğü, Cumhuriyetin Türkçülüğü 11 Kasım 2024 | 631 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar