Deve güreşi
2014 yerel seçimlerinde şu sloganı kafaya takmıştım: “Yavaş gardaşım yavaş, geliyor Mansur Yavaş.” Hoparlörlü arabalar bu sloganı bağırarak dolaşıyordu. Slogan beni yıllar öncesine...
2014 yerel seçimlerinde şu sloganı kafaya takmıştım: “Yavaş gardaşım yavaş, geliyor Mansur Yavaş.” Hoparlörlü arabalar bu sloganı bağırarak dolaşıyordu.
Slogan beni yıllar öncesine götürdü. 1957 yılında Balıkesir’de ilkokul birinci sınıf öğrencisiydim. Şehirde muazzam deve güreşleri yapılır, cazgırlar seyirci toplamak için sokaklarda benzer sloganlar haykırarak dolaşırlardı. Bazen develer güreş meydanından kaçarak evimizin bulunduğu İstasyon Caddesi’ne dalıp tozu dumana katarlardı. Önde ağzı köpürmüş dört nala koşan boncuklu, rengârenk püsküllü çıngıraklı develer, arkada çan çalarak onları yakalamaya çalışan kırmızı itfaiye arabaları, atlılar, polisler... Çok neşeli bir manzaraydı. Sevinç çığlıkları atar, dehşet içinde beni balkondan içeri çekmeye çalışan annemle itişirdim. Kadıncağız ellerimi balkonun demir parmaklıklarından çözmeye çalışırdı.
Günümüzün seçim kampanyalarıyla bir benzerlik olduğu kesin. Ancak bende sevinç ve coşku yerine yabancılaşma yaratıyor. “Gardaşım” sözcüğüne takılıyorum mesela. Yani biz Angaralıyık diye “ka”lara “ga” demek, Angara Gale’sinin orada Beypazarı gurusu gemirmek, “Angara’nın bagları da büğlüm büğlüm yolları” diye göbek atmak, sürekli Gaburga Dolması ve türlü çeşitli gebap yemek mecburiyetinde miyiz? Bu “ga” sesi nereden çıktı?
Büyük kentlerin kültürsüzleşmesi, kabalaşması, taşralaşmasıdır esas sorun! Kitapçıların, tiyatroların, sanat galerilerinin kapanması, kebapçıların, birahanelerin ve mescitlerin her yeri kaplamasıdır! Semtlerin sınıfsal ve k&uum...