Dinde reform
Dinde reform ihtiyacı, maddi koşulların değişmesiyle, üretim ilişkilerinin zorlamasıyla ortaya çıkar. Bilimin, teknolojinin ve üretim araçlarının gelişmesiyle birlikte üretim ilişkileri ve toplumun...
Dinde reform ihtiyacı, maddi koşulların değişmesiyle, üretim ilişkilerinin zorlamasıyla ortaya çıkar. Bilimin, teknolojinin ve üretim araçlarının gelişmesiyle birlikte üretim ilişkileri ve toplumun bütün kültürel formları değişim geçirir. Dinî kurumlar, bu değişimin gerisinde kalarak insanlara yüzyıllar öncesinden gelen kuralları ve ritüelleri zorla ya da manevi baskı yoluyla dayatırlarsa, din kendi içinde yozlaşarak insan toplumlarının her türlü maddi ve zihinsel gelişiminin önünde engel oluşturur. İşte o zaman insanlık o engeli aşar ve dinde reform yapılır.
Alman ilahiyatçı Martin Luther, 95 maddeden oluşan reform bildirgesini 31 Ekim 1517 günü Wittenberg Kilisesi’nin kapısına çaktığında, oluşum halindeki burjuvaziyle birlikte tüccarları ve Papalık bürokrasisinin ağır baskı ve sömürüsüne isyan eden köylü sınıfını temsil ettiğini elbette bilmiyordu. Onun derdi Endüljans satışları, yani Kilise’nin para karşılığında insanlara cennette arazi satmasıydı. Luther, imanın sadece İncil’den kaynaklandığını savundu. Başlattığı hareket, dünyevi hayata bağlı Protestan ilahiyatının doğmasını sağladı.
Max Weber “varlık” kavramına tarihsel boyut katarak geliştirdiği “nedensellik düşüncesi”ni dine uyguladı, Protestan Etiği ve Kapitalizmin Ruhu’nu yazdı. Martin Luther 1904’te basılan bu kitabı okuyabilseydi, “Ben ne yapmışım?” diye hayretler içinde kalırdı. Tarih böyle işler. Bir devrimci hamle pek çok faktörün çarpışmasıyla başlangıç noktasından çok uzakta, bambaşka bir şey yaratır.
İslam’da da böyle oldu. Büyük bir devrimci olan Hz. Muhammet Kur’an-ı Kerim’i topluma nizam veren bir anayasa olarak yazdı. K...