Dünya savaşları
1930’ların sonunda Alman Genel Kurmayı iki harekât planı üzerinde çalıştı. Birincisi, Türkiye’yi işgal etmekti. Trakya’dan girip Hatay’ın doğusunda, biri Basra körfezine, diğeri Süveyş...
1930’ların sonunda Alman Genel Kurmayı iki harekât planı üzerinde çalıştı. Birincisi, Türkiye’yi işgal etmekti. Trakya’dan girip Hatay’ın doğusunda, biri Basra körfezine, diğeri Süveyş Kanalı’na yönelen iki kola ayrılarak Ortadoğu petrollerini ele geçirecekler ve Avrupa ile Afrika-Asya bağlantısını keseceklerdi. Barbarossa Harekâtı adını taşıyan ikinci plan ise, biri Doğu Prusya üzerinden Leningrad, diğeri Polonya üzerinden Moskova ve bir diğeri de Kiev üzerinden Ukrayna ve Odessa istikametinde taarruz ederek komünizmi yok etmeyi, Ukrayna’nın tahıl alanlarına ve Hazar petrollerine ulaşmayı öngörüyordu.
Türkiye’nin coğrafi derinliklerinde panzer birliklerinin hızla ilerlemesini sağlayacak düzlükler ve karayolları yoktu (burada, politikacıların, işgali kolaylaştırır gerekçesiyle karayolları yapımını geciktirdiği için dalga geçtikleri Mareşal Fevzi Çakmak’ı saygıyla analım). Ayrıca Alman panzer birlikleri Anadolu’nun içlerine girdiğinde ikmal hatları aşırı derecede uzayacaktı. Üstelik Türkler, Nazi kafasına göre, Slavlar gibi emek kölesi olarak kullanılmaya elverişli değillerdi. Öte yanda, komünizme karşı bir sefer, Hitler’in ölene kadar vazgeçmediği bir rüyanın gerçekleşmesini sağlayabilirdi. Naziler Moskova’ya doğu ilerlerken İngiltere Almanya’nın yanında savaşa girebilir, en azından ABD’yle birlikte tarafsız kalabilirdi. Bu umut savaşın sonuna kadar Hitler’i terk etmedi.
Türkiye savaşın çıkacağını biliyordu. Mustafa Kemal, 27 Eylül 1932’de Dolmabahçe Sarayı’nda görüştüğü ABD Kara Kuvvetleri Komutanı General McArthur’a Almanya’nın Versay anlaşmasını ihlâl ederek silahlanacağını ve bir dünya...