Görüş alanı
İnsan dümdüz karşıya baktığında 95 derecelik, kafasını sağa sola çevirdiğinde 350 derecelik, bacaklarını oynatmadan gövdesini döndürdüğünde ise 360 derecelik görüş...
İnsan dümdüz karşıya baktığında 95 derecelik, kafasını sağa sola çevirdiğinde 350 derecelik, bacaklarını oynatmadan gövdesini döndürdüğünde ise 360 derecelik görüş alanına sahip olabiliyormuş.
Ancak seçici algı diye bir şey var. Baktığınız her şeyi görmediğiniz, algılamadığınız anlamına geliyor. Bazı şeyleri görmek istemiyor olabilirsiniz. Bu daha çok bireylerde görülen bir özelliktir. Çok sevdiğiniz birinin size tuzak kurduğunu görmezsiniz mesela, kişinin sadece size iyi gelen yanlarını görüş alanı içinde tutarsınız. Tuzak üstünüze kapandığında geriye doğru bakarak her şeyi görürsünüz fakat iş işten geçmiş olur.
Siyasette de benzer bir durum vardır. Temel hipotezlerinizle çelişen olguları görüş alanınızdan bilerek ya da farkında olmadan çıkarırsınız. Fakat olgular böylece ortadan kalkmış olmaz, bir sonraki aşamada mutlaka yeniden, bu kez farklı bir kılıkta, hatta tehlikeli biçimde karşınıza çıkar.
Ayrıca sizin görmek istemediğiniz şeyi başkaları görüyor olabilir. Bu yüzden başarı potansiyeli olan her siyasetin, kendi söylemiyle (ajitasyon ve propaganda) çelişiyor olsa bile bütün olguları görüp değerlendirmesi, görüş alanını genişletmesi gerekir. Daralma pahasına bütün olguları değerlendiren siyasi hareketler bir sonraki evrede genişleme imkânına sahip olabilirler, fakat genişleme uğruna bazı olguları görüş alanının dışında tutanlar bu olguların önem ve şiddet derecesine bağlı olarak bir sonraki evrede daralmak durumunda kalırlar.
Elbette olguların önem dereceleri farklı olabilir. Mesela Türk Ordusu’nun bütün halkı arkasına alıp ABD’ye meydan okuyarak Amerikan-İsr...