Kafanızı yormayın
Anıtkabir’in çevresindeki sokaklar, Ordular, İlk, Hedef ve Akdeniz isimlerini taşır. Anıt’ı doğudan saran caddenin adı Gençlik Caddesi’dir. Bu cadde yakın zamana kadar iki tarafı ağaçlıklı...
Anıtkabir’in çevresindeki sokaklar, Ordular, İlk, Hedef ve Akdeniz isimlerini taşır. Anıt’ı doğudan saran caddenin adı Gençlik Caddesi’dir. Bu cadde yakın zamana kadar iki tarafı ağaçlıklı, sakin, sessiz ve ağırbaşlı bir yerdi. Ivır zıvır dükkânların açılmasına izin verilmezdi. Gençlik Caddesi, Tandoğan (Anadolu değil, Tandoğan!) meydanından başlar ve Necati Bey Caddesi’ne kadar uzanır.
Peki, Necati Bey kimdir? Kuvâyı Millîye savaşçısıdır; Maarif Vekili olarak Harf Devrimi’ne nezaret etmiş, Eğitimde Birlik (Tevhid-i Tedrisat) ve Karma Eğitim’i uygulamış, Millet Mektepleri’ni kurmuştur.
Gençlik Caddesi’nin yarısında istila başladı. Harfleri yanıp sönerek akan cart kırmızı neon ışıklı tabelaları olan, masaları kaldırımlara taşan, “angara” göbek havalı ciğerciler, kokoreçciler, köfteciler caddenin yarısına yerleşti. Bu kuvvetler, tarihi Damla Pastanesi’ni aşarak Tandoğan’a doğru taarruz etme eğilimi gösteriyorlar. Anıtkabir’in içiyle ilgili uygulamalar biliniyor. İmar Planı’nda şüpheli değişiklikler, Anıt’ın bahçesinde futbol sahası ve oyuncak alanı açma gibi girişimler oldu. Her zaman yaptıkları gibi bir adım attılar, dört adım ilerlemek üzere iki adım gerilediler.
SARAY’IN BALKONUNDAN
İtiraf etmeliyim ki bende sürekli artış gösteren şiddetli bir Reis saplantısı (idee fixe) var. Kendimi onun yerine koyup Saray’ın herhangi bir balkonundan ya da penceresinden Ankara’ya baktığım vakit, Kocatepe Camisi ile aramda, Rasat Tepe’nin üzerinden çevreye parlak ışıklar saçan Anıtkabir’i görüyorum. Bir an için Sultan Abdülhamit’in Saray’ın balkonundan Namık Kemal ve Mithat Paşa’nın heykellerine ya da İkinci Restorasyon Fransası’nda XVIII. Louis’nin her gün Napoleon ve Robespierre anıtlarına bakmak zorunda kaldığını düşünelim. Rahatsız edici bir durum... Marx’ın dediği gibi, “Göçüp gitmiş kuşakların oluşturduğu gelenek yaşayanların beynine bir kâbus gibi çöker.”
Tarihsel bir kural olarak her yeni rejim, gâvurların “Ancien Régime” dedikleri önceki dönemin anıtlarını yok etmek, kahramanlarının hatırasını silmek ya da en azından unutturmak; onların yerine, kendi kahramanlarını (Sultan Abdülhamit), kendi şehitlerini (İskilipli Atıf), kendi hatıralarını (AVM’ler, lunaparklar, köprülü kavşaklar) geçirmek ister.