Dün, bugün ve yarın
Eskiden biz faziletli, adaletli, iffetli, izzetli, cesur, vakur, nazik, hoşgörü sahibi, dost, mütevazı, gösteri ve gösterişten kaçan insanlardık…Tanıyalım tanımayalım, “Gülümseyiniz, müminin...
Eskiden biz faziletli, adaletli, iffetli, izzetli, cesur, vakur, nazik, hoşgörü sahibi, dost, mütevazı, gösteri ve gösterişten kaçan insanlardık…
Tanıyalım tanımayalım, “Gülümseyiniz, müminin mümine gülümsemesi sadakadır” hadisi ve “Selamı yayınız” tavsiyesi çerçevesinde, karşılaştığımız herkese gülümseyerek selam verir, tanıdıklarımıza ayrıca hal-hatır sorar, aile efradına “selam ve hürmet” yollardık.
Böylece gönüllerimiz birbirine ısınır, geniş anlamlı toplumsal bir mutabakat oluşurdu.
Kişisel ve toplumsal ilişkilerimize “menfaat” hükmetmezdi. “Kardeşlik” en belirleyici unsurdu. Bu yüzden insanlar arasında kıyasıya bir rekabet oluşmaz, en azından rekabet, kırıcı ve incitici boyutlara ulaşmazdı.
“Tevazu” ve “doğallık” sıradan meziyetler sayılırdı: Hayata “Alçakgönüllülük” ve “yardımseverlik” hâkimdi.