Ey “dindarlar” mührü nereye bastığınıza dikkat edin!
“Ben partimin amblemine mührü basarım, gerisine karışmam” kaçamağı kimseyi kurtarmaz. Senin partin kuruluş amacını da, kıblesini de şaşırıp hareket tarzını Kandil Dağı’na...
“Ben partimin amblemine mührü basarım, gerisine karışmam” kaçamağı kimseyi kurtarmaz. Senin partin kuruluş amacını da, kıblesini de şaşırıp hareket tarzını Kandil Dağı’na ayarlamış olanlara katılmışsa, ortada senin partinden eser kalmadı, çoktan bir tarafı CHP, bir tarafı PKK oldu demektir!
Yanlış yaptığınızı anlamanız için CHP ile aynı torbaya girdiğinizi fark etmek bile yeterken, yanınıza bir de PKK’yı aldınız. İzahı namümkün bir olgudur bu.
CHP’ye “kılıf” uydurmaya çalışan “dindar”lara da iki çift sözüm var: CHP sıradan bir siyasi parti değil, bir “zihniyet” mirası”dır. Kökleri İttihad ve Terakki Cemiyeti’dir. Özü, Sultan II. Abdülhamid ve Sultan Vahideddin’in şahsında, tüm Osmanlı’yı reddetmekten ibarettir…
Kendi karanlık geçmişlerini reddettiklerine yahut o yüzden milletten özür dilediklerine dair bir işaret olmadığına, Dersim katliamı gibi kitlesel cinayetleri bile hâlâ mazur görüp göstermeye çalıştıklarına göre, CHP’nin “eski”si ile “yeni”si arasında fark aramak, Erdoğan kini yüzünden CHP’ye yönelmek için mazeret aramak dışında bir anlam ifade etmez.
Sormak lâzım: CHP’ye oy toplayarak, CHP’yi mazur göstermeye çalışarak, ne yaptığınızın farkında mısınız?