Fatiha ile saygı duruşu arasında kalmak
Sayın Başbakan’ın Atatürk mozolesi önünde “Fatiha” okuması alışılagelmiş bir şey değildi. Bu yüzden çoğu yazarlar ve haberciler ne diyeceklerini bilemediler. Muhalifler “laiklik”ten...
Sayın Başbakan’ın Atatürk mozolesi önünde “Fatiha” okuması alışılagelmiş bir şey değildi. Bu yüzden çoğu yazarlar ve haberciler ne diyeceklerini bilemediler. Muhalifler “laiklik”ten bahsederken muvafıklar “ne var bunda?” demeye getirdiler.
Aslında bunda çok şey var…
Buna “Fatiha ile saygı duruşu arasında kalmak” denir ki, hikâyesi hem uzundur, hem de acıdır. Kendi gerçeğini inkârdan başlar, Batı’yı körü körüne taklide kadar gider.
Şunu söyleyeyim: Neslimin ruh dünyası “Fatiha ile saygı duruşu” arasında bocalayarak şekillenmiştir. Bu çelişkiyi bizzat yaşayanlardan biriyim.
Mezarlıktan geçerken, ölülere “rahmet” okumayı öğrenmiş olarak ilkokula gitmiştik. İlkokulda ölülere “saygı duruşu” yapmayı öğrendik.
Her 10 Kasım’da beyaz yakalığı çıkarılmış kara önlüklerle okula gelir, saat 09.05’te, Başöğretmen Hikmet Bey’in emriyle hazırola çakılır, daha sonra seremoniye başlardık: