İlkokulda bir başöğretmenim vardı ki…
“Bizim zamanımızda” diye söze başlamayı hiç sevmem, ama bugün böyle başlayacağım…Bizim zamanımızda ilkokul “müdür”lerine “Başöğretmen” denirdi. Başöğretmenim Hikmet Bey'di: Hem derse girer, hem de okulu idare ederdi.
“Bizim zamanımızda” diye söze başlamayı hiç sevmem, ama bugün böyle başlayacağım…
Bizim zamanımızda ilkokul “müdür”lerine “Başöğretmen” denirdi. Başöğretmenim Hikmet Bey’di: Hem derse girer, hem de okulu idare ederdi. Ben onun “rahle-i tedrisi”nden geçtim…
Köy Enstitüsü mezunuydu, ama her öğretmenden daha “öğretmen”di. İdealistti: Türkiye’yi kendisinin yetiştireceği çocukların kurtaracağına yürekten inanmıştı. Ancak kafası çok karışıktı: Aile ile devlet arasına sıkışıp kalmıştı. Bu kafa karışıklığı zaman zaman bize de yansıyor, birlikte kıldığımız Cuma namazı dönüşünde uzun uzun laiklik nutku atıyordu…
İdeolojik duruşu belirgindi: Yaşımıza bakmaz, Atatürkçülük, cumhuriyetçilik ve laiklik üzerine, mahiyetini ancak çok sonra kavrayabildiğim nutuklar atardı.