Korktular çünkü “Biz Osmanlı’yız!” (*)
Batı medyasıyla bazı Avrupalı ve Amerikalı politikacıların telâşına bakarsanız, biz ay yıldızlı bayrağımızı sadece Afrin’e değil de Afrin’le birlikte sanki Londra’ya, Paris’e...
Batı medyasıyla bazı Avrupalı ve Amerikalı politikacıların telâşına bakarsanız, biz ay yıldızlı bayrağımızı sadece Afrin’e değil de Afrin’le birlikte sanki Londra’ya, Paris’e, Berlin’e, Atina’ya, hattâ Washington’a da dikmişiz!
Anlaşılır ve anlatılır gibi değil! Bir “Türkler geliyor!” diye bağırmadıkları kaldı. Ya da belki bu türden yazılar bile çıktı da bizim haberimiz olmadı. Malum: “Türk korkusu” tüm Avrupa’nın bir türlü içinden atamadığı bin yıllık bir korkudur!
“Dostumuz” (ki bendeniz, “ayıdan post, gâvurdan dost olmaz” atasözüne inananlardanım), “müttefikimiz” ve dahi “yakın komşumuz” Yunanistan’ın eski korkuları bile tazelenmiş, Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos bile heyecanlanıp, “Türkiye bizi mecbur bırakırsa atalarımızın yaptığını yaparız” şeklinde son derece çocuksu bir tehdit savurdu.
Buna cevap vermek bir “tenezzül” meselesi olmakla birlikte, her Türk vatandaşı şu kısacık cevabı verebilir: “O zaman atalarınızın akıbetinden beter bir akıbete uğrarsınız!”
Yani “Sizi denize dökmek için İzmir’in Kordonboyu’na götürme zahmetine bile katlanmaz, Meriç Nehri’ne döküveririz!”