Milli vicdana emanet

“Devletin bize öğrettikleriyle hayatın bize öğrettikleri farklı” demiştim ya dünkü yazımda:

Dramın boyutlarına bakınız ki, Birinci İnönü Savaşı’nın gerçekte olup olmadığını bile net olarak bilemiyoruz (İstiklâl Savaşı’mızın bazı kahramanlarına ve bazı tarihçilere göre, böyle bir savaş hiç olmamış, dolayısıyla böyle bir zafer de kazanılmamıştır). 

Eğer bu bir “dedikodu” ise, böyle dedikodular sadece yasakların kol gezdiği ülkelerde olur: Yazılmasından korkulan şeyler kulaklara fısıldanır, tabiatıyla bir sürü yalan-yanlış şey de karışır…

Sır tuta tuta, yüreklerimiz “sır küpü”ne döndü. Kafamızda “cevapsız soru”lar cirit atıyor...

Sultan Vahideddin de aynı sır küpünün parçası. Peşin hükümlerin kıskacında ya “Büyük vatansever” ya da “vatan haini” olmak zorunda!

Her iki hüküm de “duygusal” mantığın ürünü. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Osmanlı’da ev hayatı 03 Kasım 2020 | 495 Okunma Osmanlı evleri ve modern evlerimiz 02 Kasım 2020 | 381 Okunma Toplum yeniden inşa edilmeli 31 Ekim 2020 | 397 Okunma Osmanlı’da çocuk olmanın anlamı 30 Ekim 2020 | 287 Okunma Türkiye’de çocuk olmak… 28 Ekim 2020 | 164 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar