Ne yaygara, ne yaygara!
1930’lu yıllarda Atatürk’ün talimatıyla üretilen köksüz ve mesnetsiz “Güneş Dil Teorisi”negöre, Türkçe dünyadaki ilk dillerden biriydi. “Bütün diğer diller...
1930’lu yıllarda Atatürk’ün talimatıyla üretilen köksüz ve mesnetsiz “Güneş Dil Teorisi”negöre, Türkçe dünyadaki ilk dillerden biriydi. “Bütün diğer diller Türkçeden üremiş”ti.
Atatürk nihayet bir siyasetçiydi. Siyasetçi, siyasetin gereğini yapar. İlmi yanlışlara karşı çıkması gereken ilim adamlarıdır. Fakat bu cesareti birkaç kişi dışında kimse gösteremedi: “Mutlak gerçek” gibi ders kitaplarına geçirildi, hatta üniversitelerde okutuldu (Atatürk ölür ölmez, Güneş-Dil Teorisinin en hararetli savunucularından biri olan İbrahim Necmi Dilmen, Ankara Üniversitesi’ndeki Güneş-Dil Teorisi derslerine son verecek, bunun sebebini sorduklarında ise, “Güneş öldükten sonra onun teorisi nasıl hayatta kalabilir” şeklinde akıl almaz bir cevap verecekti).
Bu teoriye göre,Niyagara Şelalesi’nin ismi “Neyaygara” sözünden geliyordu. Aslında Türk olan Kızılderililer Bering Boğazıyoluyla Amerika Kıtası’na geçmiş, kıtayı keşfederken, önlerine korkunç gürültüler çıkaran bir şelale çıkmıştı...
Bu durumdan çok etkilenen “Kızıl Türkler”, “Neyaygara! Neyaygara!” diye bağırmışlar, bu ilk tepki zamanla “Niyagara” şekline dönüşmüş.
Amerika Kıtası’nı keşfe devam eden Türk boyları (yani Kızılderililer) Güney Amerika’ya kadar gelmişler...
Burada ucu bucağı olmayan bir nehir görmüşler ama suyun kaynağına doğru günlerce yürümelerine rağmen, çıkış noktasına bir türlü ulaşamamışlar...