Savaşın kadınları
8 Mart, sözümona “Dünya Kadınlar Günü”ydü. Bu münasebetle muhafazakâr bazı kuruluşlar bile tuhaf programlar yaptılar. İçimden dedim ki: “Niyet ne kadar halis olursa olsun, şuur eksikse iş...
8 Mart, sözümona “Dünya Kadınlar Günü”ydü. Bu münasebetle muhafazakâr bazı kuruluşlar bile tuhaf programlar yaptılar. İçimden dedim ki: “Niyet ne kadar halis olursa olsun, şuur eksikse iş çığırından çıkıyor!”
Kapitalist mantığın kadını sokağa çekip kirleten amacına bir güzel hizmet ettiler!
Reklâmlarda “araç”, podyumda “askı”, meyhanede “masa”, pazarlamada “kasa”, siyasette “imaj”, ticarette “aksesuar”, televizyonda “reyting” (kadını harcayan çok daha iğrenç alanlar var) olarak kullanılan kadınlardan kimse söz etmedi.
“Başarılı kadınlar” türünden programlar yapanlar da “kadının asıl başarı” alanının erkeklerle yarışmak değil, “doğru insan” yetiştirmek olduğunu özenle saklamaya çalıştı.
Hele hele bu ülkenin kazanılmasında canını dişine takarak çalışan “fedakâr kadınlar” hiç akla getirilmedi.
Oysa bu ülkenin selâmeti için savaşan kadınlar, hatta çocuklar var. Batı’nın normları kendine, madem böyle bir gün ihdas edilmiş, neden kendi varlığımıza uygun şekilde programlar yapmayalım?