“Temizlik imandan gelir”
Geçmişimizde her anlamda bir “temiz toplum” var. Yani kirlenme (ruhen) ve kirletme (şehirlerimizi) hastalığı geçmişimizin bir parçası değil. Tam tersine, geçmişimize, “Temizlik imandan gelir”...
Geçmişimizde her anlamda bir “temiz toplum” var. Yani kirlenme (ruhen) ve kirletme (şehirlerimizi) hastalığı geçmişimizin bir parçası değil. Tam tersine, geçmişimize, “Temizlik imandan gelir” anlayışı hem bireysel, hem de kitlesel hayata hâkimdir.
Öncelikle yürekler temizdir: Yürekler temiz olduğu için toplum temizdir… Dolayısıyla şehirler de temizdir.
Kirletme, başkasının hakkına tecavüz sayıldığı için, kul hakkı ile eş anlamlı düşünülür ve şiddetle sakınılırdı. Bu yüzden, modern temizlik araçları bulunmamasına rağmen, çoğu şehirler tertemizdi.
Şehir temizliğinden yer yer şehremaneti (belediye) yer yer de bu iş için kurulmuş vakıflar sorumluydu. Özellikle dörtyüz civarında dükkân vakfederek Fatih’in kurduğu vakıf dikkat çekicidir. Yanlarında dezenfektan olarak kireç ve örtücü olarak kül taşıyan temizlik işçileri sokak sokak gezer, uygunsuz atıkların üstüne önce kireç döküp dezenfekte ettikten sonra, üstünü külle örtüp faraş ve süpürge yardımıyla kaldırır, akşam vakti tüm atıklar şehir dışında belirlenmiş yerlere gömülürdü.
Atıkların gömüldüğü mahal içme suyu kaynaklarının ve dinlenme yerlerinin uzağında olmasına özellikle dikkat edilirdi.