Türkiye’yi kurtaracak çocuk
İlkokul çağındaki her çocuk, öğretmenlerinden etkilenir. Benim herkesten biraz daha fazla etkilenmem, Başöğretmenim (benim çocukluğumda müdür yerine ilkokulları başöğretmenler idare ederler, ayrıca...
İlkokul çağındaki her çocuk, öğretmenlerinden etkilenir. Benim herkesten biraz daha fazla etkilenmem, Başöğretmenim (benim çocukluğumda müdür yerine ilkokulları başöğretmenler idare ederler, ayrıca derse de girerlerdi) Hikmet Bey’in her öğretmenden biraz daha fazla “öğretmen” olmasından dolayıdır…
Köy Enstitüsü çıkışlıydı. Türkiye’yi kendi yetiştireceği çocukların kurtaracağına yürekten inanmıştı.
Mustafa isimli bir oğlu vardı. Arapça isimlere karşı olduğunu her fırsatta söylemesine rağmen, oğluna neden “Mustafa” ismini verdiğini hiçbir zaman öğrenemedim. Belki de Atatürk’ün ismi olduğu için tercih etmişti, bilemeyeceğim. Ama günün birinde onun Mustafa’dan yakınacağını, hatta beddualar yağdıracağını hiç tahmin edemezdim.
Onu yıllar sonra, ahşap bir kahvehanenin cam kenarında otururken buldum. Öğretmenliği sırasında her sabah sinekkaydı tıraş ettiği suratı bir haftalık sakalla örtülüydü, ama görür görmez tanıdım. Gözleri aynıydı: Hâlâ “muallim” bakıyordu.
Merasimlerde başında görmeye alıştığım fötr şapkasını, kırık dökük bir sandalyenin üstüne özensizce atmıştı. Şapkanın kalıbı bozulmuş, yağlanmış, siperleri düşmüştü. Çok gariban duruyordu.