Yüreklerin Efendisi’nin Mekke fethi
Özellikle bugünlerde “Kâinat’ın Efendisi”ni düşünün: Türlü işkence, zulüm ve ambargolardan sonra, nihayet doğup büyüdüğü Mekke’den de çıkarılmış, Medine’ye göçmek (Hicret) zorunda bırakılmıştı…
Düşünün ki, o Son Peygamber’di: Gerçekti, doğruydu, haklıydı: Ama kalabalıklar Ebucehil’in, yani hatanın, günahın, yanlışın yanında yer almış (kalabalık olmak, her zaman haklı olmak anlamına gelmiyor), Efendimiz, göç yolunda, yanındaki tek kişi ile kalmıştı. O kişinin adı “Ebubekir”, lâkabı “Sıddık”tı.
Sıddık’tı, çünkü Efendimiz’in hangi sözü, hangi davranışı olursa olsun, “O ne söylerse, ne yaparsa doğrudur!” diyecek kadar Efendimize sadıktı. Bu sadakati, göç esnasında endişelerine kaynak oldu. Takipçilerinden kurtulmak için sığındıkları Sevr Mağarası’ndan takipçilerinin seslerini duyduğunda, Efendimiz’in zarar göreceği endişesine kapıldı.