Yurtta şey, vatanda şey!
Başöğretmen Hikmet Bey, her fırsatta Atatürk’ü ve İnönü’yü anlatmaya bayılırdı. Ama öyle abartırdı ki ortaya bir “Süpermen” çıkardı.Okula gelen “Atatürk...
Başöğretmen Hikmet Bey, her fırsatta Atatürk’ü ve İnönü’yü anlatmaya bayılırdı. Ama öyle abartırdı ki ortaya bir “Süpermen” çıkardı.
Okula gelen “Atatürk Filmi”nde seyrettiğim gün, büyük bir hayal kırıklığına uğramam bu yüzdendi. Normal insanlar gibi o da yemek yiyor, sigara içiyordu.
Sonraları Atatürk’ün içki de içtiğini, acı da çektiğini, zaman zaman canının yandığını, yanlış aşklar yaşadığını, bir de yanlış evlilik yaptığını, kısacası onun da bir “insan” olduğunu fark ettim (o zaman anladım ki, tartışmalara kapatılması Atatürk’ün en büyük dramıdır. Hiç ihtiyacı olmadığı halde, onu “korunup kollanan adam” yapanlar bir gün bu yaptıklarından utanacaklar).
O zaman gençliğim çocukluğumla müthiş bir savaşa tutuştu. Çocukluk çağında bana öğretilenlerle gerçeklerin sadece bu konuda değil, hemen her konuda zıtlaşması çocukluğumu sorgulamaya götürdü beni…
O sorgulamanın hemen başında Başöğretmen Hikmet Bey’le buluştum. Tepeme dikilmiş, öfkeyle bağırıyordu: “Hadi söyle bakiim, ne demiş Atatürk?”