Bu devlet... Büyük devlet
Kültür Park... Çadırkent... 4 numaralı çadır... Çadırda 4 kişi. Baba... Ünsal Yıldırım... Emekli. Anne... Necibe Hanım. Çocuklar... Kaan ile Taha. Kendi dertlerini unutmuşlar...
Bizi ağırlamaya çalışıyorlar.
-Geçmiş olsun... Nasılsınız? Bir ihtiyacınız var mı?
Baba:
-Yahu... Bu devlet... Çayımıza, sütümüze, bulgurumuza kadar düşünen devlet... Büyük devlet.
Anne:
-Devlet battaniye verdi, istemedim... Battaniyeyi evimden getirdim... Buraya gelen memura, "Battaniyeyi bizden daha kalabalık bir aileye verin" dedim.
***
Felakete davetiye
Sağdaki bina... Sağlam.
Soldaki... Sağlam.
Ortadaki... Yıkılmış.
Niçin?
"Çürük olduğu" için mi?
Hayır.
Öyleyse...
Elazığlı genç anlatıyor:
-Abi... Alt kattaki daireyi, dükkân yaptılar... Dükkân büyük olsun diye de kolonları kestiler.
***
Göz göre göre
Mustafa Doğan... Harput gazetesinin sahibi.
Gazeteciler ve Yazarlar Cemiyeti'nin başkanı.
Bizi gezdirdi... Ve anlattı:
Şurada bir bina vardı... Depremde yıkıldı.