Çarşı... Pazar... Siyaset
Pazar... Saat 12.00... Keçiören'deyiz... Osmanlı Halk Pazarı'nda. Pazar kalabalık... Fakat "Alışveriş zayıf." Esnafla sohbet ediyoruz... Siyaset, hükümet, muhalefet, ekonomi, çarşının beklentisi. Söz bir ara...
Pazar... Saat 12.00... Keçiören'deyiz... Osmanlı Halk Pazarı'nda.
Pazar kalabalık... Fakat "Alışveriş zayıf."
Esnafla sohbet ediyoruz... Siyaset, hükümet, muhalefet, ekonomi, çarşının beklentisi.
Söz bir ara "CHP'ye... Olağanüstü kurultay" konusuna gelince... Esnaftan biri "Fark etmez" diyor:
- Kurultay ha toplanmış ha toplanmamış... Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığı ha bırakmış ha bırakmamış... Bir şey fark etmez... Alışmışlar, kavgaya devam ederler.
Esnafın ve sohbeti dinleyenlerin tepkisi:
- Doğru... Onların huyu bu... Kavgadan vazgeçemezler.
***
KILIÇDAROĞLU'NUN SEVDİĞİ HİKâYE
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Çok önemserim ve hayata da buna göre bakarım" dediği bir Çin hikâyesi var. Hikâyeyi Kılıçdaroğlu'ndan dinleyelim:
Çin'de üç kardeş varmış, üçü de doktor olmuş.
En büyüğü, şehirde biri bulaşıcı hastalığa kapılınca hemen gitmiş müdahale etmiş... O hastayı tedavi için günler vermiş, uğraşmış; hastalığı yayılmadan önlemiş, hastayı yaşatmış. O doktorun adını hastaları ve hasta yakınları dışında şehirde duyan olmamış. "O nedenle de çok tanınan bir doktor olarak ölmemiş."
İkinci kardeşin doktorluğunda da şehirde, biri bulaşıcı hastalığa yakalanmış, ilgilenmemiş. Hasta ölmüş, hastalık aileye yayılmış. Yine tedavi etmemiş. Hastalık mahalleye yayılmış yine bir girişimde bulunmamış. Hastalık şehre yayılınca nihayet kolları sıvamış, daha fazla insanın yaşamını yitirmesinin önüne geçmiş. Onun adını şehrin ana caddesine vermişler, heykelini dikmişler. "Şehrimizi yok olmaktan kurtardı diye, şehrin kahramanı ilan etmişler. O öldüğünde bütün şehir kendisini tanıyormuş."
Sonra en küçük kardeşe gelmiş sıra. Biri hastalanmış, ilgilenmemiş. Hastalık mahalleye yayılmış, ilgilenmemiş. Hastalık şehre yayılmış tedavi etmemiş. Hastalık ülkeye yayılmış kolları sıvamış. Hastalığı önlemiş. Bunu başardığı için ulusal kahraman ilan edilmiş, adına nişanlar konmuş. "Öldüğünde bütün ülke onu tanıyormuş, bütün ülke ona ağlamış."
Burada iki yanlış bir doğru var. "O doğru en büyük kardeşin yaptığıdır." Herkes işini yapacak, hem de en iyi şekilde. Adım, sanım duyulsun diye değil; görevinin, insanlığın, ülkesinin, ailesinin, çevresinin gerektirdiği doğru neyse onun gereğini yapmak için çalışmalı.
Bunun için "Biz de üstümüze düşeni en iyi şekilde yerine getireceğiz, aynen büyük kardeş gibi. Küçük kardeşler gibi hayatlar kaybolduktan sonra, adımız anılsın diye yanlış işler yapmayacağız. Birbirimizi destekleyecek, yaşatacağız. O zaman bundan parti de
***
DOKTOR NE YAPIYOR?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Çok önemsediği" Çin hikâyesini kitapta okuduk. Şükrü Küçükşahin'in kitabında... "Kemal'in Gelişi... 15 Günlük Fırtına... Doğan Kitap... 2010... Sayfa 52."
Bugün... CHP için tarihi bir gün. Hikâyeyi paylaşalım... Ve soralım:
- Hastalık ne durumda?.. Doktor ne yapıyor?
***