17 Temmuz muammaları
Malum darbe girişimi ile ilgili o kadar çok belirsizlik var ki akıl sır erdirmek mümkün değil. Darbe başlı başına bir bütün olmasına rağmen ayrı ayrı davalarda yargılanmaları ister istemez insanın...
Malum darbe girişimi ile ilgili o kadar çok belirsizlik var ki akıl sır erdirmek mümkün değil. Darbe başlı başına bir bütün olmasına rağmen ayrı ayrı davalarda yargılanmaları ister istemez insanın aklına gerçeklerin ortaya çıkması istenmiyor fikrini yerleştiriyor. Kilit isimler açık duruşmalara gelmektense savunma avukatları ve sanıkların huzurunda ifade vermektense özel olarak sadece hakimlerle baş başa konuşuyorlar. İşin ilginç yanı sadece anlatım var. Heyetin yönelttiği soru da yok. Hal böyle olunca işin içinde bit yeniği atanır elbette. Sokaktaki vatandaş bile o gecenin esrargengiz anlarının aydınlanmasını istiyor.
O gecenin en önemli bölümü şüphesiz Özel Kuvvetler Karargahındaki olaylar. Lakin devrin komutanı Zekai Aksakallı açık duruşmalarda ifade vermedi. Yargı ve savunma heyetinin sorularına muhatap olmadı. Değerli okuyucularımla dün Ankara'da devam eden duruşmadaki ifadeleri paylaşmak istiyorum. Ve yorumu yine okuyucuya bırakıyorum.
Davanın 1 numaralı sanığı Ümit Bak ise Zekai Aksakallı, Ömer Faruk Bozdemir ile Volkan Vural Bal'ın bazı soruları cevaplamasının şart olduğunu anlatırken şu iddialarda bulundu:
"Burada birçok tanık dinlendi. Çoğu da kendi ifadeleriyle iftira attıklarını teyid ettiler. Tamam, tanıkları dinleyelim de zaman kaybediyor ve davanın özünden uzaklaşıyoruz. Davanın özü ÖKK'da olanlar. Dinlenmeyen çok önemli tanıklar varken, ikincil tanıklarla zaman kaybediyoruz. Tanıklar o geceki nöbetçi subayı Volkan Vural Bal'ın Zekai Aksakallı'nın emriyle spor okuluna gönderdiği ART timine saat 22.30'da 'sıkıyönetim ilan edildi. Spor okuluna takviyeye gidiyorsunuz' dediğini söyledi. Çok ilginç! Bu saatte sıkıyönetim ilan edildiğini nereden biliyordu? Darbeden önceden haberdar mıydı? Kim söyledi? 22.30 itibarıyla sıkıyönetim emri daha bana ulaşmamıştı. Verilecek karar öncesi bu noktanın aydınlığa kavuşturulması önemli ve elzemdir. Huzura gelsin, sorularımıza cevap versin ya da mahkemeniz kendisinden bu soruların cevabını alsın. Darbe yapılacağından önceden haberi varsa, bu her şeyin rengini ve anlamını değiştirir. Zira nizamiyede aldığı tedbirlerle iki grubun çatışmasına zemin hazırlamış demektir. Bu da onu sanık durumuna getirebilir, bizlerin durumunu ve konumunu da değiştirebilir."
Bak, o gece kışla dışındaki en kritik personel Ömer Faruk Bozdemir'le ilgili olarak da şunları söyledi:
"O gece Zekai Paşam, 'benim söyleyeceğim ve senin güvendiğin adamları al, kışlaya git, emir komutayı al' diyor. Bu adamları neye göre belirlediler? Normalde ÖKK'da güvenilmeyecek adam tutulmaz, hemen gönderilir. Yoksa elinizde bir fişleme listesi mi vardı? İlk defa gündeme getiriyorum, o gece Bozdemir veya yanındaki biri elindeki dosyayı sallayıp, nizamiyedeki personele, 'hepinizi biliyoruz, hepinizin isimleri zaten elimizde, sonunuz geldi' diye bağırdı mı? Semih Terzi ve bizlerin hain, darbeci olduğunu kim, ne zaman söyledi? Bir hareket icra etmek için neden sabaha kadar beklediler? Harekete geçmek için Semih Terzi'nin vurulmasını ve Ömer Halisdemir'in şehit edilmesini mi beklediler. Bozdemir'in, 'Ömer Halisdemir, Terzi'yi vurmasaydı da biz gene karargahı ele geçirirdik' sözünün anlamı nedir? Bozdemir o gece 24.00'den sabaha kadar faaliyette bulundu, ama Zekai Paşa ertesi gün 10.38'de geldi. Bu durum normal midir? Sabah Zekai Paşa gibi sert ve disiplinli bir generali eşofmanla karşıladı. Bu özgüvenin kaynağı neydi?"