Askerin adı yok!..
Yazının başlığını okuyunca herkesin aklına merhum Duygu Asena'nın yıllar önce yazdığı "Kadının Adı Yok" kitabı geldiğinden eminim. Duygu Hanım'ın kadın hakları konusundaki...
Yazının başlığını okuyunca herkesin aklına merhum Duygu Asena'nın yıllar önce yazdığı "Kadının Adı Yok" kitabı geldiğinden eminim. Duygu Hanım'ın kadın hakları konusundaki çabalarını inkar edecek değiliz. Yaşasa bugün Mustafa Kemal Paşa'nın Türk kadınına bütün dünyadan önce verdiği hakların gaspedilişine, Cumhuriyet değerlerinin birer birer yok edildiğine tanık olsa kanserden değil kahrından ölürdü. Adı gibi duygusaldı Asena... Gün geldi kendisine haksızlık yapılmasına karşı çıkmazken diğer kadınların haklarını aradı. Yaşasa kumpas davalarını izlemek için yalnız başıma basın tribününde otururken yanımda olurdu. Yıllar önce okyanus ötesinden alınan kararın, Abant Konsülü tarafından "askeri vesayeti sonlandırmak şart" tebligatına karşı çıkıp "neler oluyor!" diye isyan edip etmeyeceğini bilmem ama bugün her türlü ağır faturanın askere kesilerek, kolu-kanadı kırılmış askere diz çöktürmeye kalkışanlara en azından "Askerin adı yok" diyecek kadar yürekliydi. O yürek bugün elinde kalem olan, klavyenin başında oturanların kaçında var bilmem. 1 Mart tezkeresinden sonra Irak'ta Türk askerinin başına çuval geçirilmesiyle başlayan operasyonlar ile, Orta Doğu'da ve ülkemizin etki alanında dünya barışının teminatı olan Türk Ordusu'nun itibarı ayaklar altına alındığı için; bölgede ipleri dışarıda olan kukla terör örgütleri Türkiye'ye kafa tutma cesareti sergilemekteler...***Bugün birilerinin fantezi uğruna, Karanlıklar Prensi'nin yıllar önce sarf ettiği "Türkiye'nin tek ihraç gücü askeridir" sözünü doğrularcasına, kendilerinin fantezilerini gerçekleştirmek isteyenler, sürüyor askeri her meydana... Ne de olsa "askerlik yan gelip yatma yeri değil..." Askerin er meydanına, savaş alanına sürülmesine itirazımız yok. Bir nevi "asker ölmek içindir." Lakin, asker ölürken, şehit ve gazi olurken de işe yarar. Direnişi, mukavemeti örgütler, teşvik eder. Ölür ama ruhu diri kalırdı. Ya bugün... Şehitlerimizin bayrağa sarılı tabutları kaçırılıyor... Başkentin göbeğinde şehit cenazeleri Kocatepe yerine Diyanet'in protokol camiine taşındı. Kumpas günlerinde FETÖ'nün tetikçi savcılara Silivri'ye göndermeye karar aldıkları "Milli Kalem"lere "hangi maksatla şehit cenazelerinin haberini yapıyordunuz?" sorusu dünde kalmadı cancağızlarım bugün de geçerli... Manisa'da bir ayda üç defa asker yemekten zehirleniyor. Zehir dolu yemekten yiyen gencecik asker "Şehit" sayılmadan toprağa verilirken, ihaleden milyonlar götüren yandaş patron korunuyor. Bedelli için 18 bin TL. ödeyemediğinden askerin karavanasına mahkûm çocuklar karın ağrısıyla yerde kıvranırken "rol yapmak"la suçladılar gariban erleri...***Silivri'de generaller ve kurmay subaylara çatır çatır müebbet ve yirmişer yıl verilirken bugün mahkumiyetlerin en ağır cezaları FETÖ'ye kılıçlarını sunan generallere değil gariban uzman çavuşlara, yetkisiz astsubaylara, inisiyatifi olmayan genç subaylara veriliyor. Halen Harb Okulu öğrencileri tutuklu... Bir yıl geride kalmak üzereyken vatani görevini yapmakta olan erler tutuklu... Adı üzerinde "Emir Eri..." Yasal olarak emri yerine getirmese suçlu ilan edilecek, askerliği yanacak garibin. Ne subay ne de astsubay... İşsizlikten, geçim gailesinden uzman çavuş olmuş askerin darbecilikle ne alakası olabilir. Darbenin ne anlama geldiğini bile bilmez. Ön adı Uzman olan Çavuş, onbaşının, yüzbaşı gülümsese, Albay hatırını sorsa mutlu olan, kendisini önemseyen Uzmanın tek hatası verilen emri sorgulamamak ilkesidir. Arazide, çatışmada komutanın "gir, vur" emrini sorgulamadığı için hayatta kalacağını ve görevini yerine getirip, vatana hizmet edeceğine inanan bu çocukların FETÖ'nün salya-sümük vaazlarından da bir şey anlamadığını biliyoruz. Kendisine emir veren general, albay, binbaşı, teğmenin FETÖ'nün hipnotize edilmiş robotu olduğunu ne bilsin Uzman Çavuş... Ya da Onbaşı veya rütbesiz Er...Cumhurbaşkanının 5 yaverinin hepsi FETÖ'cü. Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının emir subayları, özel kalem müdürleri de örgütün elemanı eyvallah. Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Kurmay Albay Muhsin Kutsi Barış, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın kaçırılması vakasından 12 yıl hapis cezası alıyor. Yedi ceddini bildiğim, FETÖ'cü olmadığından emin olduğum ailesi CHP'li olan, uzaktan akrabam uzman Çavuş Ömer Eraslan müebbet hapis alıyor. Vay be... Televizyondan darbe olduğunu anladıktan sonra polislerle kucaklaşıp teslim olan Uzman Ömer ve uzman arkadaşları ömür boyu hapis yatacak Alay Komutanı üç-beş yıl sonra çıkacak öyle mi? Sevsinler sizin adaletinizi! "Askerin adı yok" diyorsak boşuna demiyoruz. Bu ve benzeri en az 300-500 vaka var..Sahi askerin adı var mı?