Bir ER'in Çığlığı...
Şair "Ne garip değil mi? Henüz yanına bile oturmamış birinin, gelip de içine oturması" demiş ya, içime oturuyor bu mektuplar... Lök gibi çöküyor, karabasanlar görüyorum. Çığlıklar...
Şair "Ne garip değil mi? Henüz yanına bile oturmamış birinin, gelip de içine oturması" demiş ya, içime oturuyor bu mektuplar... Lök gibi çöküyor, karabasanlar görüyorum. Çığlıklar çınlıyor kulaklarımda "Adalet nerede?" çığlıkları... Yazık değil mi bu çocuklara...
TÜRK ULUSUNUN EMANETİ MEHMETÇİK
Ben, sadece Komutanının emrine her Türk genci gibi itaat etmiş ve de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin emaneti olmasına rağmen, İBB işgal davasında; 15 kez müebbet-2400 yıl ceza verilen, 36 aydır cezaevinde yatan, bir Mehmetçik, Gazi ve ER'im.
3 yıldır vermiş olduğum mücadelede, Cumhuriyet değerlerimize inanan ve sahip çıkan kim varsa, hepiniz sustunuz. Türk Ulusunun evladı olarak, kimlik ve karakterimin yok oluşunu daha ne kadar seyredeceksiniz? Ben Devletimi babam ve davası Cumhuriyet olanları en büyük değerim bildim. Gelinen noktada ise, yalnızlaştırıldım. Siz büyüklerim anlayamadınız. Başka bir kimsenin olmadığını, dayanağımın, direncimin ve de aldığım gücün varlığınız olduğunu, dün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin emanetiydim. Bugün, emanetine ihanet edenlerden dolayı FETÖ mensuplarının ellerine emanetim.
Bir ana, bir baba mı? 82 milyonun evladıydık. Şehit olmanın da, gazi olmanın da var olduğunu bilerek; Anayasamızın 72. maddesinde her Türk gencine zorunlu kılınan bu kutsal (vatani) göreve, koşa koşa taze kan olmaya ve de can vermeye gitmedik mi? Nerede sorumluluklarınız! Yok saymak, görmezden gelmek ve reddetmek. Bunun adı evladına sahip çıkmak mı, bedel ödetmek mi? Aslında bir anlamı yok. Biz zaten Komutanımızın emirlerine uymaktan "vatana ihanetle" bedel ödüyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti tarihimizde bir ilk olduk. Bedeni Cumhuriyet'le hayat bulan ve tek gayesi Türk Cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmek olan Türk gencinin, yaşadığı bu duruma, daha ne kadar kayıtsız kalacaksınız? Yüce Türk Adaletinin, bir kelime dahi edemediğini ve kanıtlayamadığını, 7 düvelin de, bir araya gelip kanıtlayamayacağı gerçeğini görünüz. Hiçbir yapıya, aklımı, şerefimi satmadım ve kimseye kul olmadım. Fetöcülerle, Mankurtlarla, aynı kategoriye alınmak, aynı değerle anılmak ve de aynı nefesi soluyup bir arada yatırılmak. Bu sömürüden; Siyaset İslam'ın ve din tüccarlarının, günahlarının fedaisi yapmaya çalıştığı Türk gencinin çekip almak, şerefi ve onuru yerle yeksan edilmiş evladınızı ayağa kaldırmak, sizin olmayacaksa kimin görevidir?
Makamı mülk yapan ve gücün celaletini uygulayanların karşısında, namlunun ucunda ve dokunduğumuz her yer yanıyor. Hakikat ki, Yüce Türk Adaletinin gücü ve Yüce Türk Milletinin vicdanı önünde, haklılığımızı 5 yaşındaki çocuk dahi biliyor, artık yer konuşuyor; gök konuşuyor. Ya söz büyüklerim, Cumhuriyetin emaneti bu ER'ler için ne yaptınız? Hanginiz emek verdi, göğüs gerdi ve gereğini yerine getirdi. Hanginiz bu yaşanılanlar dahilinde, derdiniz ve de bedenlerinizde taşınmayacak ağırlık olduk. Mehmetçiklerin, kimler tarafından harcandığının dahi farkına varamadınız. Duydunuz mu karşı duran bu sesi? O yüreklerinizde Kuvayi Milliye ruhu sönmüş olamaz. Türk Ulusunun varoluşunu ve bıraktığı mirası, halen görmüyor olamazsınız! Bu dava, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve saygınlığının simgesi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, değerlerinde ve de ilkelerinde açılan büyük bir yaradır. Soyumun anamın ak sütü gibi Cumhuriyet ve İlelebet Cumhuriyet olmasına dayanarak, varlığımın kaynağı Kemalist kimliğime sığınarak Ergenekon-Balyoz süreçlerinde, Türkün şanlı komutanlarının vatan haini yapıldığı, adanmış gazetelerimiz Cumhuriyet ve Sözcü'nün FETÖ'cü ilan edildiği bir yerde, belki ben hiç kalıyorum. Yürümüş bir şanım, rütbem ve bir önemim yok. Hayır! Bende Türk istikbalinin evladı ve de Türk gençliğine emanet edilen Laik Cumhuriyetimizin bekçisiyim.