Cihangir Teğmenin ardından...
Hıçkırıklara boğuldum... Yavrularım, oğullarım vurulmuş... Eğitim dönemlerindeki fotoğraflarını yollamış arslanlarım; oturanların soldan sağa altıncısı da şehit Teğmen...
Hıçkırıklara boğuldum... Yavrularım, oğullarım vurulmuş... Eğitim dönemlerindeki fotoğraflarını yollamış arslanlarım; oturanların soldan sağa altıncısı da şehit Teğmen Cihangir'imiz... Cihangir yaa... Sincan'dan 4,5 ay sonra çıkınca gelip, "Komutanım; ardımızda olduğunuzu hissedince dik durduk. Sizin yüzünü kara çıkarmamak için işkencelere bile eyvallah etmedik" demişti... Kızım, yüreğim, aşkımın ruhu Aybikehan'ımın yaşındaydı o yavru... Levent ağabeyleri getirdiğinde ürkekliklerinden çaylarını bile içemeden gitmişti yiğitler...
Giderken devam eden soruşturmaları sonucunda "ağırlaştırılmış" ya da kıyak yapılıp "normal müebbet"i göze alarak vuruşmaya koştu o çocuklar. Artık "zalim" haline dönüşen mahkemelerden verilecek cezaya boyunlarını eğip vatan mücadelesine girerken bir an bile olsa bir başka ülkeye sığınmayı akıllarının ucundan bile geçirmediler.
"Toptancı zihniyet"in alayında FETÖ'cü anlayışına isyan ederek kendilerini "Türk'ün düşman"larına karşı feda eden bu çocukların fotoğraflarına iyi bakın...
Gördüğünüz o fotoğraftakilerin çoğu cismen yaşamıyor. Cihangir şehit oldu. Silah arkadaşları sırasını bekliyor... Kumpasa uğramışlar, atılmış ve cüzzamlı gibi toplumda yer bile bulamıyor... Bu çocuklara kıymayın efendiler... Tamam sizinkiler kıymetli, çürük raporlu ya da bedelli... Ama "müebbet" ile yargıladığınız çocuklarımız şehit oluyor.
Aşağıdaki telsiz diyaloğunu okuyun. İnanmazsanız gelin beni vurun. Bu diyaloglar bir dizinin, sinemanın replikleri değil tamamen gerçek ve yaşanmış: