Hakim-Savcı tayinleri...
Tarih yine tekerrür ediyor. Üstelik uzun süre geçmeden 12 Eylül referandumunu bazıları unutabilir. Hani şu: "Ölüler bile mezardan çıkıp evet oyu vermelidir" sözünün mürekkebi henüz kurumadı....
Tarih yine tekerrür ediyor. Üstelik uzun süre geçmeden 12 Eylül referandumunu bazıları unutabilir. Hani şu: "Ölüler bile mezardan çıkıp evet oyu vermelidir" sözünün mürekkebi henüz kurumadı. Pensilvanya'daki Kayıp Kardinal ölülerin bile mezardan çıkıp evet oyu vermesi talimatını verdiğinde, Türkiye'deki "Sağcı Kafa" ile "Vatansız Solcular" utanıp, arlanmadan "Yetmez ama evet!" demişlerdi. Sonuçta FETÖ'cüler HSYK'yı ele geçirip, yargının yüreğine hançer sapladılar. "Ne istediniz de vermedik" diyenlere ise "Sıra size geldi sizi istiyoruz" çıkışı ile darbeye teşebbüs ettiler.***12 Eylül referandumu öncesinde anayasada hangi değişikliklerin yapılacağını dahi bilmeyen güruhun "evet" oyları 12-25 Aralık ve derken 15 Temmuz'u getirirken, bizim uyarılarımızı dikkate almadıkları gibi bir de bize hain dendiğini de unutmadık. Yüksek yargı atamalarında "Cenab-ı Allah verdikçe veriyor" diyen AKP aynı yargı mensuplarının darbesi ile karşılaştığını unutmuş gibi. Konu referandumdan açılmışken son 16 Nisan referandumuna da değinelim. Yüzde 54'lük "Hayır" oyunun, son dakikada mühürsüz oylarla 49'a düşürülüş gerçeğini birileri inkar etse de unutmayacağımızı, "Evet" oyu verenler tıpkı 12 Eylül referandumunda olduğu gibi hangi maddelerin değişeceğinden haberdar değildi. Yargıya nasıl müdahale edileceğini de bilmiyorlardı. Bu günaha ortak olanlar yargıda milliyetçi yapılanma olacağını bile iddia etmişti. Avukatlardan hakim ve savcı yapılacaklarla ilgili listeler bile hazırlandı. Sonuçta sadece AKP'nin yöneticilerinin istediği oldu. MHP resmen kapı önüne konuldu. Bırakınız Milliyetçi-Ülkücü hukukçuların kadrolaşmasını, mevcutlar tasfiye edildi. HSYK'da FETÖ ile mücadele eden millî isimler tasfiye edildi referandum sonrası. 15 Temmuz'un karanlıkta kalan saatlerini, girift ilişkilerini ve siyasi uzantılarını araştıran hakim ve savcılar birer birer görevlerinden alındı. Lafa gelince FETÖ ile mücadele, icraatta FETÖ ile mücadele eden hakim ve savcıları tasfiye. Ne âlâ memleket!..***Geçtiğimiz gün adli yargıda 780 hakim ve savcının tayinleri çıktı. Büyük bölümü Milliyetçi-Ülkücü. Aralarında sol görüşlü, sosyal demokratlar da var. Ortak özellikleri AKP'ye biat etmeyişleri. İşin vahim tarafı bu tayinlerden önce, yeni hükümet sözcüsü olan MHP Genel Müdürü Devlet Bahçeli'ye bir heyet gider ve haksız tayinlerin durdurulması istenir. Bahçeli'nin cevabı her zaman olduğu gibi bilgece!.. Tarihe altın harflerle geçen cinsten. Aynen: "Benim için milliyetçi-ülkücü olmaları hiç önemli değil. Ben her istediğimi zaten yaptırıyorum" diyor. Tam da Bahçeli'ye yakışan türden yani... Bilgenin her çam devirmesinden sonra tevil eden zırvacılar hiç zahmet etmesin. Milletin zeka seviyesi ile alay etmeye kalkışmasın. Bay Bahçeli "Milliyetçi-Ülkücülük de ne. Toplumculuk-Ahlakçılık, geliştirmeci ve halkçılık dediğiniz tarihte kaldı. Köycülük mü kalmış, herkes şehirde. Şahsiyetçilik, 9 Işık dediğiniz şeyler demode. Artık tek ilkemiz tek adama biat ve koltuğu korumaktır. Bakın nasıl da 750 delegenin iradesini hiçe saydırdım. Mahkemenin kongre kararını kaldırttım. Avukatımı HSK'ya seçtirttim. Muhalifleri gözaltına altına aldırdım. Daha ne yapsın hükümet. Tak diye istiyorum. Şak diye yapıyorlar. 3-5 bin hakim-savcı atılmış, 6-7 bini haksız tayin olmuş. Bize ne... Allah saraya zeval vermesin. Seçmenin de gözünü toprak doyursun. Giden gitsin bana avanem yeter de artar bile... " diyor açıkça. Halen anlamayan var mı?Adli yargıdaki 780 tayinin ardından sonra sırada idari yargı var ki Danıştay ve Yargıtay'da ciddi tasfiye bekleniyor. Yüksek yargı mensupları tenzili rütbe ile memleketin en ücra köşelerine atanacak. Bir nevi istifa ve emekliliğe zorlanacak. Sanırım bu da Bahçeli ile AKP hükümeti arasındaki aleni protokolün bir parçası.780 hakim ve savcının isimlerini tek tek sıralama imkanımız yok. Bir örnek hepsine bedel Necip Cem İşçimen... 15 Temmuz öncesinde Anayasal Suçlar Bürosu'nun başındaydı. FETÖ iddianamesini yazdı. TSK'yı ele geçiren cemaatin darbe yapabileceği uyarısında bulunmuş ve siyasi iktidarın sorumluluğuna dikkat çekmişti. Yani çizmeyi aşmıştı.