Karanlıklara ışık tutan "Çuvaldız"
Binlerce yıllık Türk Ordusunun tarihinde kahramanlıklar kadar ibret alınacak vakalar da vardır. "Onbaşı, yüzbaşı, binbaşı" gibi rütbelerin yanında görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyenler için...
Binlerce yıllık Türk Ordusunun tarihinde kahramanlıklar kadar ibret alınacak vakalar da vardır. "Onbaşı, yüzbaşı, binbaşı" gibi rütbelerin yanında görev ve sorumluluklarını yerine getirmeyenler için önce "Gaflet başı" daha sonra da "Delalet başı" rütbelerinin gerçeğini ifade edelim. Ve Cumhuriyet tarihinin en fazla tartışılan Genelkurmay Başkanlarına gelelim...
27 Mayıs 1960 darbesinde tutuklanarak yargılanan Rüştü Erdelhun'un rütbeleri sökülmüştü. Aradan yıllar geçti 15 Temmuz kalkışmasından sonra itibarının iadesine karar verildi. Bugün konumuz 1960 darbesi olmadığı için Erdelhun'un itibarının iadesini tartışmayacağız. Sonuçta o günün koşullarını göz önüne alarak sağlıklı yorumlar yapılabilir. İtibarının iadesini hak edip etmediği hükmünü elbette tarih verecek. Erdelhun'dan sonra en çok tartışılan iki isim var ki silah arkadaşlarının bir bölümü ömürlerinin sonuna kadar Necdet Özel ve Hulusi Akar'ı affetmeyecek gibi görünüyor. Kumpas Davaları olarak bilinen "Ergenekon, Balyoz, Askerî Casusluk, Atabeyler" gibi davalarda haksız olarak yıllarca tutuklu bulunan askerleri savunduğum için Özel ve Akar tarafından defalarca mahkemeye verildiğim için daha fazla ileri gitmeyeceğim. Çoğundan "Kovuşturmaya Gerek Yok" kararı çıktı.
***
Tabulara inanmam. Eleştiri ve özeleştiri tüm kurum, kuruluş ve kişiler için geçerlidir. TSK'da uzun yıllar "Özeleştiri" yoktu. Bırakınız görevdeki personeli, emekli olup bir köşeye çekilenler bile eleştiri haklarını kullanamazdı. Evler, yuvalar yıkıp, istikballeri körelten, ölümlere sebep olan "Kumpas Davaları" ile beraber haklı bir eleştiri geldi TSK'ya... Yıllar süren esaretten sonra aklanıp "beraat" alan askerler hapishane koşullarında yazdıkları kitaplarla vatandaşlarımızın bilmediği TSK gerçeği ile yüzleşmemizi sağladılar. "Dam Üniversitesi" adını verdikleri cezaevlerinde yazılanlara katkım olabildiyse ne mutlu bana... Onlardan birisi de "Çuvaldız..." Görev sicili 100 tam puan olan Hasdal'da tanıştığım İkrami Özturan o vakit Kurmay Albay rütbesindeydi. Eğer Balyoz çuvalının içine atılmasa bugün Tümgeneral belki de Korgeneral olacaktı... Yıllar önce bu sütunlardan "Elveda" ve "Paşa Paşa Yatacaksınız" adındaki kitaplarını duyurdum. Şimdi kendisini Türk Sanat Musikisine adayan İkrami ağabeyim "Çuvaldız"ı yayınlayarak karanlıklara ışık tutmuş. "Yeni TSK, TSK'nın Kara Delikleri ve Özeleştiri" derken son yıllarda görev yapan "Komutanlar'ı yüzleşmeye" çağırmış.
"Değerli Kardeşim, senin katkınla yola çıktığım yazım çabamıza bir tuğla daha koyması sevinciyle..." diye imzalayarak gönderdiği kitabın hemen her sayfasının altlarını çizerek okudum. Dönüp yeniden okuyacağım. Her şeyden önce bu eseri sadece TSK mensupları değil, memleket meselelerine kafa yoran tüm vatandaşlarımıza tavsiye ediyorum.
***