"Koskocamanlar"
6 Ocak 1990'da kaybettim babacığımı... En çok ihtiyaç duyduğum günlerde bırakıp genç yaşında gitti... Annesi 3,5 aylık iken öldüğü için öksüzdü zaten. Kamberli Osman Ağa gibi...
6 Ocak 1990'da kaybettim babacığımı... En çok ihtiyaç duyduğum günlerde bırakıp genç yaşında gitti... Annesi 3,5 aylık iken öldüğü için öksüzdü zaten. Kamberli Osman Ağa gibi bir adamın ilk oğlu olması şans mı, şansızlık mı tartışılır. Bizim Kayseri'de "Ame" denir. "Hala"dır karşılığı, "Öksüz Ömer"i halaları büyütmüş. Mamak Muhabere Okulu'nda "Onbaşı" rütbesine gelen rahmetlinin orjinal adı, dedesinden kalan "Efendi Ağa" olmakla beraber bize intikal edeni "Uzun Ömer"di...
"Bir fotoğrafı olsa günde üç öğün anamın resmini öperdim" diye hasret kalan Uzun Ömer'in "Kocaman Adam" dediği dedem Osman Ağa'yı anlatmak için ciltler dolusu romanlar yazmalıyım. Tarihçi profosörlere taş çıkartan, kaynak eserler verip, araştırmalarında yol gösteren dedemin "Kocaman Adam"ı bir tane olmakla beraber, "Devlet-i ebed-i müddet" anlayışı ile Kaymakam, Vali, Başbakan ve Cumhurbaşkanı "Kocaman" sınıfındaydı.
"Cumhuriyetin kurucu iradeleri"nden olan dedem Osman Ağa için "kocaman" tabiri ile "Öksüz Ömer"inki farklı olmasının sosyolojik, psikolojik boyutları farklı... Babama göre dedemin sülaleden kalma "ağalığı"nın sürdürülme sebebi "büyük babaannemiz Koca Zeynep"... Dedemin anası "Koca Zeynep" ailemizde bacılarımız ve kızlarımız ve torunlarımızda adı yaşıyor. Efsane! Yakın tarihçileri "Dulkadiroğlu" der. Esasının "Zulkadiroğlu" olduğunu bizzat dedemden ve Hocaların hocası Faruk Sümer'den duydum. Rivayetleri uzun. Koca Zeynep, Kayseri'nin Süksun Köyünden bizim Kamber'e gelin gelirken, töreye göre çoban sürüyü önüne sürüp "Koç"u önüne çıkarmış. Yağız atın üzerindeki "Koca Zeynep" acımış "Avşar Çoban"a "yazık olur azığına, bedeline" diye uyarmış. Töre bu... Gelin atının yanına sürülen koçun bir el ile sağdan alınıp, sola savrulması durumunda "koç" geline "armağan" edilirmiş ya... Bahşis alma derdindeki çoban tahmin edememiş kaldırılıp, atılmayı... Koca Zeynep, koçu savurunca neredeyse bir yıllık geçim parasını yitiren Avşar Çoban oracıkta bayılıp kalmış. 90'lı yaşları geride bırakan babamın halası "Safiye Amem" anlatmıştı bu öyküyü... "Kocaman Avşar Çoban yığılıp kaldı" demişti... Unutmadım. Dedem 8 bacının tek "gardaşı"... Kıymetli yani... En çok kıymet verenlerden biri de "Mediş Amem" "42'nin kıtlığında (ikinci dünya savaşı esnasında) jandarma köye gelip öşür(vergi) toplamaya geldi. Erkekler asker, muhtar bile yok... "illede verin" diyorlar. Büyükanam öfkelendi! Jandarmanın gediklisine bir tokat savurdu ki; düştü bayıldı... Vallahi elleri "yaba" gibiydi... Yiyen kalkamazdı.Varlığı-yokluğu anlamayan gedikli, geldiği gibi geri döndü..." sözlerini halalarımdan duyduğum gibi, köyümüzün muhtarlarından teyit ettim. Aksakallar "Koca Zeynep, Koskocaman Gedikliyi bir tokatla devirdi" olayını halen anlatır...
Dedemin, Büyük babaannemin, dayılarımın, emmilerimin, anacığımın anlattığı anılardaki "Koskocaman" figürü devlet ricalinin muhtarı, jandarması, kaymakamı, valisi, milletvekili, bakanı, başbakanı ve Cumhurbaşkanına dair bir çok yaşanmış öykü vardır. Günü, anı geldiğinde bir "Koca Zeynep" tarafından çizilen karizmaları da...
Dedelerim elbette efsane... Lakin "Koca Zeynep" denen "büyük-büyük babaannem" tam da "Hayme Ana"ya benziyor... Kemal Tahir'in "Devlet Ana"sı yani... An geliyor Tekfurun elçilerini tokatlıyor... Gün geliyor oğlunun kulağını çekiyor... Hançeri düşmanın kalbine saplıyor...
Babam "Öksüz Ömer"in büyük anası, 3,5 aylık iken ölen anasının adını 2,5 yaşında ölen diğeri ikizim olan bacıma verdi. Bizim ailede "Zeynep" adı çok. Adana'dan "Bacım" aradı evelsi gün... Endişeleriyle beraber öfkesi de tavan yapmış. Babaannelerimizin yerine koyduğumuz için lafının üzerine söz söyleyemeyiz... "Kardeşim; koskocaman adamlar gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor ya... Büyük ana gibi tokadı basasım geliyor" demez mi! Aradan bir saat geçmeden 90 yaşına ulaşan babamın büyük bacısı Fadime Halamı hastahaneden aradım... Doktorlara göre "unutkanlık" baş göstermiş olsa da Fadime Amem de aynı öfke ile "Haseki ne demek bilir misin?" diye önce sordu. İnanın Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünü okuması olmadığı halde dededen, babadan duyduğu ile anlattı... Arkasından "Koskocaman herifler gözümün içine bakarak yalan söylüyorlar ya yeğenim ona yanıyorum" dedi...