Osmanlının televolesi
Cumhuriyet ile hesaplaşmanın gününü kollayanlar iktidar imkanları ile halkın vergileri ile yayın yapan TRT ve yandaş Tv kanallarında "Osmanlı dizi"lerini hayata geçirdiler. Tarihin televolesiyle başlayan "Muhteşem...
Cumhuriyet ile hesaplaşmanın gününü kollayanlar iktidar imkanları ile halkın vergileri ile yayın yapan TRT ve yandaş Tv kanallarında "Osmanlı dizi"lerini hayata geçirdiler. Tarihin televolesiyle başlayan "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin danışmanı 15 Temmuz'dan sonra MSB Rektörü olan Prof. Dr. Erhan Afyoncu idi.
Kemal Tahir'in "Devlet Anası"nın kenarından dahi geçmeyen 'Kuruluş Ertuğrul Gazi'nin ardından, "Kuruluş Osman Gazi"ye milyon dolarlar ödenmeye devam ediliyor. İslamcı ideolojinin senelerce beslediği yazarlardan Yavuz Bahadıroğlu geçtiğimiz günlerde TRT'de yayınlanan "Ya İstiklal Ya Ölüm" dizisi için iktidarı tehdite yeltendi bile. Söz konusu roman, belgesel, dizi filmlerin tamamında mutlaka "Damat" figürü vardır. Osmanlıcılığı maske olarak kullanan İslamcı ideoloji "Çanakkale Savaşları"nda "Takkeli-sarıklı imamlar"ın düşmanı nasıl yendiğine dair çizgi film ve dizileri de hükümetten aldıkları teşvikler ile yayınladılar. Çanakkale'de ve İstiklal Harbinde "Damat"ların savaştığı yalanının tarihin televolesini kullanarak hafızaları kazımaya kalkıştılar.
Osmanlı'da gerçekten "Damat"lar ne kadar önemli? Sadrazamların kaçı damat? Bu damatların kaçı azledildi. Kaçı idam edildi? Kaç tanesi Yeniçeri tarafından parçalandı? Sadrazamlardan, damatlardan kaç tanesi şehit oldu? Meclis-i Mebusan'dan sonra kaç tanesi istifa etti? Kaç damada ısrarla sadrazamlık görevi verildi? gibi soruların cevaplarını gerçek tarihçi İsmail Hami Danişmend'in kaynakları ve merhum Necdet Sevinç'in tesbitleri ile devam edelim...
Büyük Selçuklu Devletinin kuruluş ve yıkılışı Osmanlı'nın kuruluş ve yıkılışı arasında olağanüstü benzerlik vardır. Türk çoğunluğun kurduğu bu devletler "Türk"ü dışladığı, yönetimden uzaklaştırdığı sırada çöküşe başlamıştır. Selçuklular Farslardan, Osmanlı'da Araplardan din adına öylesine etkilenmişler ki sırtlarından hançerlendiklerinin farkına varamamışlar bile... En basit örneği Selçuklu'da Alparslan, Kutalmış ile başlayan padişahların yıkılırken Keykavus devamı söz konusudur. Osmanlı'da kuruluş Ertuğrul, Orhan gibi Türkçe isimlerden sonra yıkılırken Abdulmecid, Vahdettin gibi arap isimleri ile sonlandığı gerçeği ile yüzleşmeliyiz.
Osmanlı Sadrazamları istatistiklerine gelmeden önce gazetecilikteki "Hocam", fikri gelişimimde ilkokul öğretmenim Ali Kemal Gözükara, Kuleli'deki Tabur Komutanım Hasan Peker Günal'dan sonraki kişi merhum Necdet Sevinç'tir... Necdet Ağabeyim günlük gazetelerde yazar, yönetici ve yazarlıktaki "Yolbaşçım" olduğu kadar aile babası ve "Adam" olmayı da öğretmiştir.
Necdet Sevinç, Gaziantep'li Barak Türkmenlerinden yedi sülalesinde şehit ve gazi olan idealist bir Türk genci olarak memleketinde daha ortaokul yıllarında "Mehter" isimli derginin muhabiri, yazarı ve yöneticiliğini yaparken, Türk tarihine meraklı gazeteci olmuştur. Merhum Dündar Taşer ve Muzaffer Özdağ ile tanışmış onların teşviki ile genç yaşta İstanbul'a gelip "Bizim Anadolu", "Ortadoğu" ve "Hergün" gazetelerinde yazar ve yöneticilik yaparken suikastlere uğramış, vurulmuş, hapishanelerde yatmış "Mustafa Kemal sevdalısı Türk"tür... 1970'lerde kaleme aldığı "Misyonerler Okulu" eseri FETÖ ve benzeri belalara dikkat çekmiştir. "Ajan Okulları", "Yazarını Kurşunlatan Yazılar", "Ülkücüye Notlar" gibi eserleri aradan 40-50 sene geçmesine rağmen izdüşümleri ile tehlikenin farkına varmamızın kaynaklarıdır. Necdet Ağabeyim üniversite eğitimi almadığı halde günümüz akademisyenlerini, tarihçilerini cebinden çıkaracak bilim disiplinine sahip idi. "Osmanlı'nın Yükselişi ve Çöküşü" adını verdiği eser, çeşitli yayınevlerinde 20'den fazla baskı yaptığı halde değerini bulamasa da yüksek lisans, doktora, doçentlik ve profesörlük jürilerinin kaynak eseridir. Akademisyen titizliği ile binlerce dipnot yazdığı eserde Osmanlı sevdalılarına tokat gibi cevaplar yazdı. O'nun "Gaziantep Savunması" adlı belgesel romanından aparanlar çok seyredilen tv dizileri bile çekti. Necdet Sevinç'in biyografisini yazmak gibi cesarete soyunamam ancak, karınca misali O'nu anlatabilecek araştırma ve belgesel ömrümün sonuna kadar borcum olacak. Kim bilir günün birinde gerçekleştirme umudum hayata tutunmamın da parçası olacak.