Sicil...

40 yıl boyunca metres hayatı yaşayanlar dahil olmak üzere 15 Temmuz'dan sonra FETÖ ile ilgili bir çok kitap yazıldı. Doğrusu çoğunluğu kağıdı karalamanın ötesine gitmemiştir. Vıcık vıcık yağ damlar itiraflarda. Yalan yanlış ifadelerle günah çıkarmıştır çoğu. "FETÖ'yü anlama kılavuzu" niteliğinde ciddi bir eser ne yazık ki kaleme alınamadı diye hayıflanıyordum. Değerli dostum, gazetecilik mesleğinin yüz aklarından Fatih Ertürk fikir dünyamızdaki eksikliği gidermek için ciddi çaba sarf ederek "Sicil"i çıkarmış... FETÖ'nün resmi kaynaklardaki sicillerini bir araya getirerek tehlikenin farkındalığına dikkat çekmiş...

***

Fatih, uzun yıllar Ankara'da parlamento muhabirliği yaptı. Bizim mesleğin en güzel ve heyecanlı tarafı olan muhabirlikten kopamadığı gibi Halk Tv'de kimsenin dokunamadığı konulara girip "Türkiye Nereye" sorularının cevabını irdelemeye devam ediyor. Memleketi Hatay'dan da hiç kopmadı. Hatay'a dair her şeyin peşini bırakmıyor. Bölgedeki gelişmeleri, Türkiye ve dünyaya yansımasını takip ediyor. Haftada 3 bazen 5 gün canlı program yaparken, günlük gelişmelerle ilgili haber merkezine bilgi aktarıyor. Bu meslek, gönül verilmeden yapılmaz. Heyecanını yitiren önce rutine sonra tekrara düşüp, kabak tadından sonra bir kenara çekilip, unutulur... Ertürk ise mesleğe yeni başlamış gibi koşturuyor. Bunca işin arasında binlerce kaynaktan iğne ile kuyu kazarcasına "FETÖ'nün Sicili"ni çıkarıp okuyucu ile buluştururken halen devam etmekte olan davalara da kanıt sunmuş...

 CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ'nün siyasi ayağının bir numarası Erdoğan'dır... Mahkemeye versin ispatlayacağım" sözü üzerine bu sütundan ve Halk Tv ekranlarından "Ben de tanık olacağım" demiştim. Fatih Ertürk'ün kitabının da bu davada "Kanıt" olarak sunulacağından şüphem yok.

Sicil'de; FETÖ ile ilgili temel sorunların önemli cevapları aranmış. Fetullah Gülen hareketi ile ilgili: "İlkokul mezunu bir vaiz, ahtapotun kolları gibi 80'den fazla ülkeyi sarıp sarmalayan böyle bir organizasyonu nasıl kurdu" sorusu sorulmuş ve bunun cevaplarına bakılmıştır. Daha da önemlisi; kim ya da kimler bu hareketin gizli ve görünmeyen eli oldu, bu hareket nasıl bu kadar destek alıp bir ülkeyi sessiz ve gizlice işgal edebildi, cemaatin destekçileri kimlerdi, nasıl devleti ele geçirdiler? Kamuoyunda yıllarca cemaat olarak bilinen bu örgütün doğrudan üye ya da sempatizan sayısının ülke bürokrasisinde (sivil, asker, bürokrat, öğrenci) 1 milyona ulaşması nasıl sağlandı. Ve en önemlisi; "Devletin tüm kurumları bu hareketi nasıl görüyordu ve nasıl kayıt altına aldılar" gibi soruların cevabını bilgi ve belgeleriyle ortaya koyuyor.

***