Silivri'den seslenenler...
Cezaevi şartlarından dolayı elime geç gelen bir mektubu paylaşmak istiyorum. 2 genç Atatürkçü subay suçsuz yere hâlâ yatıyor. Duygularını benimle paylaşmışlar, ben de değerli...
Cezaevi şartlarından dolayı elime geç gelen bir mektubu paylaşmak istiyorum. 2 genç Atatürkçü subay suçsuz yere hâlâ yatıyor. Duygularını benimle paylaşmışlar, ben de değerli okuyucularımıza yansıtmaya devam ediyorum.
"Sayın Demirağ,
İnsan hakları ve çağdaş fikirler rehberliğinde, başta ulu önderimiz M. Kemal Atatürk ve silah arkadaşları gibi bir avuç idealist vatanseverin canlarını hiçe sayarak, büyük zorluklarla kurdukları güzel ülkemizin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma ülküsünden saptırılarak bugün içinde bulunduğumuz vaziyete düşürülmesi bizleri kahrediyor. Tabiki tüm bu yaşananlar ülkemizin üzerine çöreklenen ülke ve millet düşmanlarının, toplum mühendislerinin icraatlarının ürünü olduğunun farkındayız. İnsanlarımız bırakın çağdaş medeniyetler seviyesini üçüncü dünya ülkeleri toplumları gibi bilinçsiz bir sürü haline getirildi. Bununla birlikte adalet mekanizmasının toptan işlevsiz hale getirilmesinin de bu yaşananlarda başrolü oynadığı göz ardı edilemez. Nitekim ülkemizde hiçbir dönemde yaşanmadığı kadar hukuksuz süreçler işlemektedir. El kadar çocukların bile partizanlaştırıldığı ülkemizin gidişatı eminim bizim gibi vatanını seven her ferdin vicdanını huzursuz etmektedir.
Toplumumuzda insanların birbirine güveni kalmamış, bu durum insanların ruhlarını adeta kemirerek, herkesin kendini zanlı hissederek kendinden olmayanı suçlamasına ve korkularından tiranın buyruklarına ve yasaklarına hevesle itaat etmesine sebep olmuştur. Toplum üzerindeki bu baskının, kitlenin olduğu gibi tek tek bireylerin de kendine olan saygısını yok etmesi ve gücünü kırması kaçınılmazdır.
Bir devlette her yurttaş sürekli sorgulanmaya, araştırılmaya, yargılanmaya karşı sürekli tetikte olursa, her davranışında her sözünde görünmez gözcülerin bakışlarına maruz kaldığını, kapısını gece gündüz demeden hiç beklenmedik ziyaretçilere -polislere- açmak zorunda kalabileceğini bilirse kitlesel bir korku oluşur ve en yürekli olanlar bile yavaş yavaş bu salgına yenik düşebilirler. Ama siz ve sizin gibi özgür ruhlar, savaşçı kimliklerini asla kaybetmediler. İktidar sahipleri kendi savundukları fikirlerin dışında farklı fikir dile getiren herkesi düşman olarak topluma lanse etmekte, kutuplaştırılan ve düşünme tembeli olan güruhsa vicdanlarını devre dışı bırakarak kör bir inançla yanlışın peşinden gitmektedirler. Fakat siz yılmadınız ve korkmadınız komutanım. Onların büyük bir gayretle oluşturdukları karanlıklara her gün gerçeğin, adaletin ve doğruluğun mumlarını yaktınız ve onlar korktular. Çünkü onların karanlığı sizin aydınlığınızı söndürmeye yetmedi. Öyle bir zamandan geçiyoruz ki, insanlar en temel, en açık hakikatleri diğer insanlara ulaştırabilmek için sisler arkalarına saklanmaya, kılık değiştirmeye gereksinim duyuyor; açık duran ön kapı iktidar sahiplerinin zabıtaları ve gümrük memurlarının gözetiminde olduğundan en insanca ve kutsal düşünceler hırsızlar gibi gizli saklı, arka kapılardan içeri sızmak zorunda kalıyor. Fakat son seçim döneminde yaşananlar bizlere gösterdi ki vicdanlar artık bu zorbalığa bir son verme gayretine girişmiştir.
Sizin gerçeği bulma ve duyurma çabalarınızın da hedeflerine ulaşacağına ve toplum nezdinde hak ettiğiniz değeri göreceğinize inancımız tamdır. Unutmayalım ki gerçekler güneş gibidir, onun doğuşunu hiçbir güç engelleyemez. Sizi ve kıymetli ailenizi Allah'a emanet ediyoruz. Her şey çok güzel olacak! Sağlıkla kalın..."