Siyasi ayağı...
Kendi partisinin içinde bile uzun süredir tartışılan Kemal Kılıçdaroğlu doğrusu "Naif politikacı"dır. Seveni kadar sevmeyeni olması da doğal. Ancak bir Allah'ın kulu çıkıp...
Kendi partisinin içinde bile uzun süredir tartışılan Kemal Kılıçdaroğlu doğrusu "Naif politikacı"dır. Seveni kadar sevmeyeni olması da doğal. Ancak bir Allah'ın kulu çıkıp Kılıçdaroğlu için tek kuruşluk yolsuzluktan bahsedemez. Havuz medyasının iftiraları tek tek çürümüştür. Kemal Bey'in kooperatif ile sahip olduğu yazlığın fiyatı bellidir. İftiracılar ise sahibi olduklarının beyanını veremez. Sosyal medyada hangi politikacının oğulları, yeğenleri, damatlarını çürük raporu alıp askere gitmediğine dair listeyi yayınlamaya kalkışsak pehlivan tefrikasına döner. Bedelli yapma hakkı olmasına rağmen Kılıçdaroğlu'nun biricik oğlu gidip arslanlar gibi askerlik görevini yerine getirdi. Her fırsatta O'na dava açanlar sıkıysa aile fertlerinin mali ve askerlik durumlarını açıklasınlar da görelim.
***
Hesap uzmanı olan Kılıçdaroğlu, kasaba politikacısı olmadığı için önüne gelen her dosyaya balıklama dalıp polemiğe girmez. Bugüne kadar açıkladıklarının hep arkasında durmuş dahası mahkeme kararları ile doğruluğunu tescil ettirmiştir. Son olarak Man Adaları dosyası Rıza Sarraf Duruşmaları esnasında gündemin önüne çıkamasa da savcılık tarafından doğruluğu tescillenmiştir.
CHP'nin iktidar olamayışını eleştirmek, çözüm önerilerine kayıtsız kaldığını iddia etmek farklı konu. CHP'nin evrensel hukuk içinde kaldığını ve her fırsatta hukukun üstünlüğü ve anayasa kriterlerini savunduğunu kabul etmek, hakkını teslim etmek zorundayız. CHP milletvekilleri ve yöneticilerinin büyük çoğunluğu hukukçudur. Sayın Kılıçdaroğlu'nun yakın çalışma ekibi de hukukçulardan oluşur. Kılıçdaroğlu'nun Salı günkü grup toplantısında yaptığı tarihi konuşma bu hukukçuların süzgecinden geçmiştir. Ne demişti Kemal Bey; "FETÖ'nün 1 numaralı siyasi ayağı Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden zattır. Versin mahkemeye ispat edeceğim." Sosyal medyada eleştiri yazan 15 yaşındaki çocuklara hakaret suçundan hapis cezalarının verildiği ortamda Ana Muhalefet Partisi liderinin bu çıkışı aslında topluma nefes aldırmıştır. Aynı akşam Halk Tv'de Fatih Ertürk'ün yönettiği "Türkiye Nereye" programında bu konuyu tartıştık. "Versin mahkemeye ispat edeceğim" sözünün hemen ardından "Ben de tanık olurum... Bilirkişi heyetine çağrılırsam bu iddianın doğruluğu yönünde beyan da bulunurum" dedim. Yakın çevrem endişelenmiş. Zaten bir sürü devam eden davalar yüzünden her an tutuklanabileceğime dair korkuları var. İyi de mahkemede hâkim "Sadece doğruları söyleyeceğinize yemin eder misiniz?" diye sormayacak mı? Doğruları söyleyeceğiz elbette... "Ne istediniz de vermedik? Bitsin bu hasret, gelin..." sözleri kayıtlara girmedi mi? Bankaların açılışları, okulların ziyaretleri, nikah kıymalar, nikah şahitlikleri, arsa tahsisleri, çocukların okullarda eğitim görmelerini görmezden mi geleceğiz. Arşivlerdeki görüntüleri, fotoğrafları inkar mı edeceğiz.
***
Cumhurbaşkanının avukatlarından Hüseyin Aydın sosyal medya üzerinden Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasına 250 bin TL'lik manevi tazminat davası açtıklarını açıklarken; "Cumhurbaşkanımız, başta FETÖ olmak üzere tüm terör örgütleriyle etkili mücadelenin öncüsüdür. Bu gerçek, hangi siyasi görüşten olursa olsun akıl ve vicdan sahibi herkesin takdir ettiği ve edebileceği bir gerçektir. FETÖ ile mücadele edenleri haksız ithamlarla itibarsızlaştırmak hele hele FETÖ ile ilişkilendirmek klasik bir FETÖ taktiğidir ve ancak örgütün amacına hizmet etmektir" demiş. Buradan Hüseyin Aydın'a sesleniyorum: "FETÖ'nün polis, asker, yargı, öğretmen, okul, medya, baklavacı, tornacı, çorbacı, çaycının ayaklarını buldunuz. Ama siyasi ayağı nerede? AKP Genel Başkanı siyasi ayağını bulup çıkarsın, o vakit mahkemede O'nun lehine tanıklık edeceğim." Ancak göstermelik değil sonuna kadar gidilmek kaydı ile. Belediyeleri, bakanlıkları, meclisi, danışmanları, damatları, gelinleri, geçmişten bu yana ortaklıkların hepsi açığa çıkarılsın. Kamuoyu önünde özür dileyip bu mesleği bırakacağım!