Suç üstü yakalamak ya da tavşan avı...
Abdulkadir Selvi kendisine has kibar üslubu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Kontrollü Darbe Tezi'nde ısrar etmeyin" diyor. Her şeyden önce Sayın Kılıçdaroğlu'nun avukatlığına...
Abdulkadir Selvi kendisine has kibar üslubu ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek, "Kontrollü Darbe Tezi'nde ısrar etmeyin" diyor. Her şeyden önce Sayın Kılıçdaroğlu'nun avukatlığına soyunmaya niyetim olmadığını belirtmeliyim. Kaldı ki Kılıçdaroğlu "Kontrollü Darbe söylentilerine karşı şeffaf açıklamalar beklediğini" vurgulamıştı. Türkiye'nin hayrına işleri olmayan uluslararası istihbarat örgütleri ve FETÖ'nün sözcülerinin darbe senaryolarına inanacak değiliz. Evet ortada ciddi bir darbe girişimi var. Hesabı sonuna kadar sorulmalı. Yargılanmalar açık ve adil yapılmalı. Ve her şeyden önce bu darbede ihmali olanlar da hesap vermeli. Uzun süre tüm karanlıkların aydınlanmasını beklemek iyimserlik ötesinde. En azından artık kamuoyuna yansımış olan darbenin ihbarı ve ihbarın zamanında değerlendirilmeyerek, ilgililerin önlem almayışları, görevlerini ihmal edişleri de sorgulanmalıdır. Lafı öyle uzun uzun evirip çevirmeye gerek yok. Ortada çok ciddi ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar var. Her şeyden önce 250 şehit, 2 bin yaralı var. Milyarlarca dolarlık maddi kayıp bir yana Türk Ordusu'nun moral-motivasyonu neredeyse yok edilmiştir. Bunun sebep ve sonuçlarını ortaya çıkarmak için müneccim olmaya gerek yoktur.***15 Temmuz saat 15:00'da ihbar var. Ortada ciddi bir durum söz konusu. Ancak yüksek rütbelilerin büyük bölümü düğünde!.. Kimisi evinde pijamalarını giymiş televizyon seyrediyor. Dahası bazıları darbeyi televizyon haberlerinden ya da telefon ile öğreniyor. FETÖ kalkışmasını ön görüp tabancaları ile işgal edilen karargahı kurtarmak için canla başla çatışan personel var iken bazıları lojmandan bile çıkmıyor. En acısı en yüksek rütbeli komutanlar resmen esir alınıyor! Karargahlar basılıyor. Asker-sivil şehit oluyor...Resmi açıklamalarda uçaklarımız sadece yüzde 8, zırhlı araçların yüzde 4'ünün darbe girişimine katıldığı belirtiliyor. Lafa gelince toplamda yüzde 10 bile değil diye hadisenin vahameti gizleniyor. Hep söylüyoruz "birileri aklımızla alay ediyor" diye... Bırakınız profesyonel subay, astsubay, uzman çavuşu. 15 aylık vatani görevini yapan gariban erimiz bile kışlasındaki "iç güvenlik tatbikatını" bilir. Tezkere alana kadar en az 2-3 kez yaşamıştır. Komutandan izinsiz araç çalıştırmak, tüfeğin namlusuna mermi sürmek, yatmak, uyumak, yemek-içmek yasaktır. Ancak ifadelere bakıyoruz ki en basit kurallar uygulanmamış. Kimisi emir-komuta zincirinde yapıldığını sanmış ve yanmış. Kimisi de cüzdanında saç kılı saklamış.***Yurdun çeşitli yerlerinde devam eden duruşmaların hepsini takip etmek mümkün değil. Ancak Ankara'da sürenlerden haberdarız. İfadelerden çıkan sonuca göre hava sahası uçuşlara kapatılmış, üstelik Kara Havacılık Okulu'na, Akıncılar Üssü'ne yetkili gönderilip "her şeyin kontrol altında" olduğuna dair raporlar alınmış. Bu "her şey kontrol altında" sözü insana ister istemez "suç üstü yapalım"ı, çağrıştırmıyor mu? Öyle ya... TSK'daki FETÖ yapılanması bilinmekle beraber yasal olarak açığa çıkarılamıyordu. "Madem öyle, göz yumalım. Kalkışma esnasında projektör avındaki tavşan misali hareketsiz kalsınlar ve yakalayalım!"Eğer amaç bu ise kısmen başarılı olduğunu kabul edelim. Ancak tavşan her yerde hareketsiz kalmıyor. Işıktan kurtulan kaçıyor. Dahası harekete geçen asker-sivil şehitlere sebebiyet veriyor. Sonuç olarak bu tavşan avından kimin ya da kimlerin kazançlı çıktığını öğrenmek de hakkımız değil mi? Ne dersiniz Sayın Selvi?