Adam iyiyse, katil olmasının önemi yok!
Reyting rekorları kıran dizileri pek çok kişi gibi ben de izliyorum. Tiryakisi değilim ama denk geldi mi uyuşturulmuş gibi takılıyorum. Çekimler şahane. Zaten neresinden izlemeye başlarsanız başlayın, konuyu...
Reyting rekorları kıran dizileri pek çok kişi gibi ben de izliyorum. Tiryakisi değilim ama denk geldi mi uyuşturulmuş gibi takılıyorum. Çekimler şahane. Zaten neresinden izlemeye başlarsanız başlayın, konuyu anlıyorsunuz. Çalıntı fikirle gibi eleştiriler yapılıyor ama aldırmayın. Hangi dizi olursa olsun içinde 150 tane hikâye var. Aşk, ihanet, cinayet, tecavüz, hırsızlık, toplu katliam, fakir, zengin, soyguncu, iyi adam, kötü adam, yuva yıkan veya yuva yapan kadın. Bir mantık kurgusu içinde her dizide yer alıyor. Benim takıldığım konu şu: İyiler, adil olanlar, haksızlığa karşı çıkanlar, aşkın peşinde koşanlar yani bizi bir yerden yakalayan iyi karakterlerin hemen hepsi hukuksuz işlerin içinde. Adam öldürüyorlar, tehdit ediyorlar falan. Adam mafya lideri, hepimiz bayılıyoruz. Öylesine güzel anlatıyorlar ki. Başrol oyuncusu sevimli karakterler sürekli adam vuruyor. Kafalara sıkıyor, kemikler kırıyor… Bayılıyoruz. Hak veriyoruz.
Bu dizileri izleyen gençlerin rol modellerine bakar mısınız? Mesaj hep böyle. Hem iyi insan olup hem de mafya olabilirsin, insan öldürebilirsin, adam da kaçırabilirsin.