İtiraf ediyorum, ben bir bağımlıyım
Telefonu evde unutarak çıkmanın, saatler içinde derin bir boşluk yarattığını, eksikliği hissettireceğini bilmiyordum. Dün eksik kaldım. Akıllı telefonlar adeta bir uzvumuz haline gelmiş. Dikkat ediyor musunuz...
Telefonu evde unutarak çıkmanın, saatler içinde derin bir boşluk yarattığını, eksikliği hissettireceğini bilmiyordum. Dün eksik kaldım. Akıllı telefonlar adeta bir uzvumuz haline gelmiş. Dikkat ediyor musunuz, kulaklık takmayan bile telefonu elinde tutuyor, yürürken, konuşurken, koşarken... Bir lokantaya giriyorsunuz herkesin bir gözü telefonunda. Sosyal medya paylaşımları takip ediliyor sohbet etmektense. Ya da yarım yamalak sohbetler. Anne, baba ve çocuklar yemekteler... Her birinin başı eğik, telefonlarıyla meşgul. Bazen şunları uyarıp ‘Boşa yemeğe çıkmışsınız birlikte’ desem bir güzel ‘Sana ne kardeşim’ azarını işitsem diyorum. Güya ben kendimi onlardan ayırıyordum. Ama değilmiş, telefona tekrar kavuşana kadar neler çektim bilemezsiniz. Ben bir bağımlıymışım. Milyonlarca insan gibi. Metroda, otobüste kitap veya gazete okuyan yok gibi. Hemen herkes elinde akıllı bir telefon oyun oynuyor ya da paylaşımları takip ediyor. Başı önüne eğik bir toplum olduk çıktık. Bence işyerlerinde durum hiç de farklı değil. Her boşlukta telefon mesaisi başlıyor. Bana sorarsanız işyerlerine girerken bu telefonları toplamak, lokantalarda internet bağlantılarını yasaklamak, GSM sinyallerini kesecek jammer kullanmak gerekir. Biliyorum bu tip yasaklar şu an mümkün değilse de o aşamaya kısa zamanda gelineceğini düşünüyorum. Bu bağımlılık elbette öldürmüyor ama süründürüyor!