Of ki ne of...
Bu ülkede nereye dokunsan acı var, ölüm var, karamsarlık var. Bir ülke düşünün, askeri diktanın kıyısından dönmüş, yüzlerce şehit vermiş. Halk tankların karşısına dikilmiş...
Bu ülkede nereye dokunsan acı var, ölüm var, karamsarlık var.
Bir ülke düşünün, askeri diktanın kıyısından dönmüş, yüzlerce şehit vermiş. Halk tankların karşısına dikilmiş, ordunun büyük bölümü bu kalkışmaya direnmiş, muhalefetinden iktidarına herkes el ele darbecilerin karşısına dikilmiş, onlarca yıldır devlet kademelerinde örgütlenen bir dönemin korunan kollanan örgütünün ülkeden sökülüp atılması için güçlü bir irade belirmiş.
Sevineceğiz, umutlanacağız güya!
Düşman bitmiyor ki arkadaş. Bu kez de PKK vites büyüttü. IŞİD vites küçülttü. Her gün bir güvenlik noktasında patlama. Her gün 5-10 şehit haberi. Bir gün Diyarbakır, bir gün Van, bir gün Elazığ...
***
Türkiye her dönem adeta bir yol ayrımındaymış gibi yaşıyor. Her an kötü şeyler olacakmış gibi hazırlık yapıyor. Her an ülkesi bölünecekmiş gibi korkuyor.
Bazen şu duyguya kapılıyorum. Hani 100-200 veya 300 yıl sonra tarih kitaplarında, yaşadığımız bu günler sadece bir dip not olarak yer alacak. Osmanlı’nın gerileme döneminin bir parçası gibi yazılıp çizilecek günümüz.
Binlerce yıllık devletsiz yaşamayan bu toplumun üyelerine sorsanız, dünyayı ezer geçeriz. Kimse bize karşı koyamaz. Özgüven şahane. Gerçek ise bambaşka. Ne ekonomide, ne bilimde, ne teknolojide, ne sporda, sanatta, kültürde, tarımda dünyaya ayak uyduracak, rekabet edecek, rol model olacak bir seviyede değiliz. Bölgemizde yaşanan kanlı oyunları çözen, onlara örnek olan ülke konumunda sanırdık kendimizi. Suriye ve Irak’ta iç savaşı tetikleyen gelişmeler karşısında gördük ki kilit ülkeden çok, sorun yaratan ülkeyiz. Son 5 yılda kaç kırmızı çizgimiz paspas haline geldi, hatırlayanınız var mı?