Karanlıklarda kalma
Orada yaşayanlar diyor ki, “Kazanın olduğu hat köyümüzden geçer, bugüne kadar bir tek kaza olmadı. Geçen yıl rayları yenilediler, bu yıl kaza oldu.” Çünkü uzman raporuna gerek yok, fotoğraf ve...
Orada yaşayanlar diyor ki, “Kazanın olduğu hat köyümüzden geçer, bugüne kadar bir tek kaza olmadı. Geçen yıl rayları yenilediler, bu yıl kaza oldu.” Çünkü uzman raporuna gerek yok, fotoğraf ve videolardan görülüyor, rayları yenilemişler ama altına destek yapmayı unutmuşlar!
Hepsi boşlukta duruyor. Tamam yağmur yağmış, toprak kaymış da, orası zaten yağmurları ve su basmalarıyla ünlü bir bölge, Afrika çölü değil, ona göre yapılsa ya! Yapılmamış. Kontrol edilmemiş. Yağmur yağmış, rayların altındaki toprak akmış, tren yoldan çıkmış, 24 can gitti, yüzlerce yaralı var. Yayın yasağı geldi. Üç beş gariban da gözaltında. O hattı yapan, kontrol eden, etmeyen, sorumlular nerede? O genç kızların, küçük çocukların katilleri? Biz tabak gibi dümdüz bir arazide tren yolu döşemeyi beceremeyip çocuklarımızı kurban verir ve bunun için feryat etmeye bile yayın yasağı gelirken bütün dünya seferber oldu, yerin yedi kat dibinden, mağaranın içinden çocuk kurtarıyor! Heyecanla izliyorum, bana klostrofobi geldi, (kapalı yerde kalamama rahatsızlığı!) o mağaranın içinden hepsi, bir an önce çıksınlar diye kıvranıyorum.
Tam da bu günlere denk gelen Soma faciasını düşünüyorum. Su basan madende boğulan yavrusu için anasının “Benim oğlum yüzme bilmezdi ki!” diye feryat edişini hatırlıyorum. O işçiler ki, Tayland’lı çocuklar gibi keşif merakıyla mağaraya girmemiş, kapkara madenin içine ekmek parasının peşinden inmişti.