Siyasi tekamül ve “en noktası”!
Tekamül’ nedir ? Daha önce de yazdım, bazı çevirilere göre ‘olgunlaşma’... Yürüyüş...Hedefe olgunluk içinde değişerek varış...Veya varmadan, varma yürüyüşünün...
Tekamül’ nedir ? Daha önce de yazdım, bazı çevirilere göre ‘olgunlaşma’... Yürüyüş...Hedefe olgunluk içinde değişerek varış...Veya varmadan, varma yürüyüşünün kendisi...
Sevgili dostlarım, sadece insanlığın değil sistemlerin de ‘olgunlaşmasından’ bahsedebiliriz...
Sistemler de “daha iyiye doğru devinebilir” ve “en noktasını yakalamaya çalışabilir”... Özellikle bu devinimin arkasında LİDERLİK ve HALK KATILIMI varsa, hareket daha hızlı oluşacaktır...
Dostlarım, bu coğrafya üzerinde geliştirdiğimiz ‘sosyal, siyasal, ekonomik’ sistemlerin de ‘en noktası’ olabilir...PEKİ NEDİR ?
SİYASİ, SOSYOLOJİK, EKONOMİK yapımıza uygun olarak analiz ediyor ve buna “BAŞKANLIK” diyorum...Daha değişik bir ifadeyle; “bu coğrafya’ya BAŞKAN yakışır”...
Çıkarım 1 : Bu sadece bir ‘yakışma’ değil, sosyal-ekonomik-siyasal dinamiklerin ‘en noktasına’ salınımıdır...
Neden mi?
ASLINDA ÇOK AMA ÇOK AÇIK !
Sevgili dostlarım, Fatih Roma’nın duvarlarını vura vura yıktığında Roma 1100 yıl burada dünya düzenine hükmetmişti. Osmanlı 700 seneye yakın dünya denklemini buradan şekillendirdi... Geriye doğru gidersek, Osmanlı’dan önce de bu bölgeye hakim olan ‘periferisini’ yönetti ve dünya düzeni ile denklemine ‘sözünü’ geçirdi... Bu yapıların ana bir unsuru vardı; iyi kurulmuş bir ‘kontrol-denge’ mekanizması içinde öne çıkan ‘LİDERLİK’, bugünün diliyle; BAŞKANLIK!
Çıkarım 2 : Bu topraklar üzerinde yaşayanlar yani ‘bizlerin’ ataları güçlü liderlerin peşinde hayatlarını vermişler ve ‘liderini’ seven bir yapı bizim DNA’larımıza işlemiş... Ve işin garibi ne zaman liderler güçlenmiş, sistemin zayıfladığı her dönemde özellikle YERLEŞİK DÜZEN’in halkın aleyhine gelişmeye başladığı 1854 sonrası, ‘Düzen, sistemi yenerek liderini elinden almış’! Buna 1933 sonrası da dahil!
Çıkarım 3 : Başkanlık sisteminin Türkiye için ‘mükemmel’ sonuçlar doğuracağına inanan biri olarak, defalarca çağrı yaptım yine yapıyorum; yanlışta ısrar ederek ‘yerleşik yapının’ aklımızı karıştırmasına seyirci kalmadan ‘en iyisi olabilecek seçenekleri’ toplumsal katılımla sorgulayalım ve ‘ÖZÜMÜZE uygun’ olanı bulalım... Sorgulamaktan korkmak, geleceği ıskalamak olabilir...